3.5 AB ve Medya
Esra Arsan
I. Avrupa Birliği (AB) İletişim alanı deyince ne anlıyoruz? +
İletişim çağını yaşadığımız 2000’li yıllarda, tüm ülkelerin gerek ekonomik gerek toplumsal alanlardaki durumlarının göstergeleri, iletişim ve kitle iletişim teknolojisine olan hakimiyetleri üzerinden tanımlanmaktadır. İletişim politikaları da bir ülkenin ekonomi politikası, siyasi politikası veya askeri politikası gibi belirlenmekte ve ülke imajının saptanmasında, amaçlara ulaşmada etkin olarak kullanılmaktadır. Bu doğrultuda, sadece ülkelerin değil, uluslararası veya ulus-ötesi örgütlerin de iletişim politikaları oluşturulmakta ve tıpkı tek tek ülkelerin iletişim politikaları oluşturmaktaki amaçları gibi, örgütler de, iletişim politikalarını örgütün varoluşunun ve devamının desteklenmesi üzerine kurmaktadırlar. Türkiye’nin hem siyasi hem de iletişim gündeminde uzunca bir süredir var olan Avrupa Birliği de iletişim politikasını, birliğin ve üye ülkelerin yararına çalışacak şekilde düzenlemiştir. Bu politika, oldukça spesifik olarak belirlenmiş hatta iletişim politikalarını destekleyecek şekilde çeşitli medya yapılanmalarına da gidilmiştir. (1)
1950’de kurulan birlik, aslında sadece AB üyesi ülkelerin değil, coğrafi olarak Avrupa’da bulunan tüm ülkelerin ulusal medya kültürlerini tek bir çatı altında düzenlemeyi hedeflemiştir. Avrupa Konseyi’nin medya alanındaki hükümetler arası çalışma programı 1976 yılında başlamıştır. Avrupa Konseyi, çalışmalarında, medyanın, demokrasinin vazgeçilmez bir aracı olduğu düşüncesinden hareket eder. Konsey, medya alanındaki çalışmalarını 1981 yılından itibaren İnsan Hakları Genel Müdürlüğü bünyesinde gerçekleştirmektedir.
1987 yılında medya ve iletişim konuları hükümetler arası çalışma programında ayrı bir alan olarak düzenlenmiştir. Avrupa çapında görsel-işitsel politikanın oluşturulmaya çalışıldığı bu dönemde, Avrupalı kimliğini oluşturma ve tanımlama yolunda medya politikaları üretilmeye çalışılmıştır. AB Komisyonu, başlangıçta “Ortak bir Avrupa kültürü yaratma” politikasını benimsemiştir. Ancak, AB üyesi ülkelerin birbirinden farklı medya tüketim alışkanlıkları nedeniyle, “ortak Avrupa kültürünü” tanımlamaktan kaynaklanan bazı zorluklar çıkmıştır. Daha sonraları bu politika “Avrupa’daki kültürel çeşitliliği” korumaya doğru evrilmiştir. Avrupa halklarının dil farklılıkları ve medya izleme tercihlerindeki farklılıklar, ortak Avrupa medya kültürünün tanımlanmasını zorlaştırmıştır. Örneğin, Fransa’da sinema kültürü hakimdir. Britanya’da ise insanlar televizyon dizilerine düşkündür. İtalya’da ise televizyonda yayınlanan spor karşılaşmaları çok izlenmektedir. Bütün bu farklı medya tüketim alışkanlıkları nedeniyle, Avrupa çapında ortak bir medya kültürü olduğunu söylemek zordur. Nitekim, Avrupa Birliği medya düzenlemeleri, özellikle 1990’lardan sonra kültür ağırlıklı politikadan ekonomi merkezli bir politikaya kaymıştır. Ekonomi merkezli bu yeni medya politikası, kültür endüstrisini baz alan bir Avrupa pazarı kurarak, ABD’li ve Japon medya devleri ile rekabet etme hedefini gütmektedir. (2)
Avrupa Birliği’nin kültürden ekonomiye doğru yönelen iletişim politikası sonucunda, bazı araştırmacılar küresel endüstriyel rekabet kaygılarıyla pazar yönelimli yeniden düzenleme vizyonunun yayıncılığın şirketleşmesini getirdiğini, bunun ise Avrupa’nın demokratik geleneği ile, kamusal alan, yurttaşlık ve kamu hizmetiyle anlayışlarıyla tamamen çeliştiğini savunurlar. (3)
II. Avrupa’da medya finasmanı (Medya kurumlarının sahibi kim?) +
Avrupa çapında medya sahipliğinde ikili bir yapı gözlenmektedir:
- Kamu Hizmeti Yayıncılığı (KHY)
- Ticari Sahiplik
Dünyadaki neo-liberal eğilimler ve AB’nin iletişim düzenlemelerindeki dayatmaların, üye devletlerin medya atmosferlerinde ciddi değişimlere yol açtıkları unutulmamalıdır. Mesela, bugün, 21. yüzyılın başından geriye bakıldığında, Avrupa’daki televizyon yayıncılığı eskiye oranla çok değişiktir. Eskiden neredeyse bütün Avrupa’da (İngiltere, İtalya ve Lüksemburg hariç) sadece kamu hizmeti yayıncılığı varken, bugün ise neredeyse hiçbir ülkede kamu hizmeti yayıncılığı kalmamış, ya da özel mülkiyet medyası yanında çok küçülmüştür. Medya sahipliğinin düzenlenmesine ilişkin tartışmalar 1984 yılında başladı. Avrupa Parlamentosu’nda Britanya ve İtalya milletvekilleri medya pazarlarının serbestleşmesinin yetersiz ulusal yasal düzenleme ile birleşerek basın ve televizyon pazarlarında yoğunlaşmaya (Tek bir medya sahibinin çok sayıda gazete, TV kanalı, radyo sahibi olması gibi) yol açtığından şikayet ediyordu. Avrupa Konseyi’nin 1988 ve 1989 yıllarındaki açıklamalarında, kültürel farklılığın önemini vurgulayan, çoğulculuğu tehdit edecek hakim pozisyonlara, yani yoğunlaşmaya izin verilmeyeceğini savunan pek çok ifadeye rastlamak mümkündür. Ancak, yine de Avrupa medya sahipliği alanında Avustralya asıllı Rupert Murdoch ve İtalyan Silvio Berlusconi gibi medya sahiplerinin yoğunlaşması engellenememiştir.
Günümüzde ticarileşme, Avrupa Komisyonu tarafından uygulanan iletişim politikalarının en önemli temeli olarak kabul edilmiş durumdadır. (4) Ticarileşmenin politika tartışmalarının merkezine kayması, iletişim sistemleri üzerindeki şirket kontrolü için büyük bir kazanımı; buna karşılık, kamu çıkarı için yayın yapan KHY kurumları açısından (TRT gibi) bir zayıflamayı beraberinde getirmektedir.
Kamu hizmeti yayıncılarının daha saldırgan bir ticari ortamda hayatta kalabilmek için verdikleri mücadele, belki de Avrupa'da medyanın ticarileşmesinin en önemli özelliğidir. Yayıncılığın hem devletten hem de piyasadan ayrışmış, çeşitli ve ulusal izleyiciye geniş içerikli ve yüksek standartta bir program yelpazesi sunma amacı güden kamu hizmeti anlayışı, özellikle 1980’lere kadar Avrupa medyasının yegâne özelliği olmuştur. Nitekim, Avrupa’da KHY’na en güzel örnek olarak gösterebileceğimiz İngiliz Devlet Televizyonu BBC (British Broadcasting Company), ticarileşme trendlerine rağmen, kamu çıkarı gözeten yayıncılık (TV-radyo ve online) anlayışını büyük oranda devam ettirmektedir. (5)
III. AB’de TV Yayıncılığı +
AB’de televizyon yayıncılığına baktığımızda, 1980’lere kadar ciddi bir düzenleme olmadığını, TV yayıncılığının düzenlemelerinin ulusal düzlemde gerçekleştiğini görmekteyiz. Sadece 1987 ve 1990’da telekomünikasyon düzenlemeleri ve 1997’de komünikasyon politikası durum raporu vardır. 1990’larda ise “multimedya”, “enformasyon toplumu”, “teknolojik değişim”, “network”, “enformasyon otoyolu” gibi kavramların AB söylemlerinde sıklıkla yer almaya başladığı gözlenmektedir. Yeni medya teknolojilerinin doğuşu ve içerik ile dağıtımın birbirinden ayrılması eğilimleri, AB düzleminde yeni bir iletişim politikasını gerekli kılmış, Avrupa’da medya sahipliğinde gözlenen hızlı değişim ve İnternet’in hızla yayılması da durumun aciliyetini körüklemiştir. (6)
AB’de 1990’ların ikinci yarısından itibaren enformasyon toplumu olgusunun altyapısından ziyade toplumsal boyutlarına ağırlık verilmesi önem kazanmıştır. Özellikle 23-24 Mart 2000 tarihlerinde Lizbon’da toplanan Avrupa Konseyi’nin Sonuç Bildirgesi’ne göre, bir “Avrupa Modeli Enformasyon Toplumu”nun tanımlanması önerilmiştir. AB’de oluşturulmaya çalışılan enformasyon toplumu politikasının temel özelliği, “toplumsal politikanın” ana çerçeve olarak baz alınmasıdır. AB üyesi ülkeler dışındaki ülkelerde enformasyon toplumu söyleminin temel yapı taşlarını rekabet, verimlilik ve ekonomik büyüme oluştururken, AB’de ekonomik büyümenin niceliksel boyutunun yanı sıra niteliksel yönüne de dikkat çekilmiştir. (7)
1989’da yayınlanan “Television Without Frontiers/Sınır Tanımayan Televizyon Direktifi” metni, AB’nin ilk televizyon yönetmeliği olarak kabul edilmektedir. Bu yönetmelik, TV yayıncılığında ulusal sınırların kaldırılarak tek bir pazarda program akışını öngörmekteydi. 1997’de Sınır Tanımayan Televizyon Direktifi güncellenmiş ve dijital yayınlar, TV’den satış-alış-veriş ve sponsorluk konularında eklemeler yapılmıştır. Gazetecilik alanında da, haberlerde farklı görüşlere yer verme, şiddet, pornografi ve azınlıkların korunması gibi konularda korumacı eklemeler yapılmıştır. En önemlisi de, AB üyesi ülkelerde üretilen programların yayımlanması için getirilen kotaların kabul edilmesidir. Türkiye, Sınır Tanımayan Televizyon Direktifine uymayı kabul etmiştir. (8)
Liberal Avrupa yasaması, üye ülkelerin medya sahiplik yapılarında da değişimlere yol açacak düzenlemelere olanak tanımıştır. Güçlü medya gruplarının pazara girişi ile çapraz medya sahipliği başlamış, Almanya’dan Springer, Bertelsmann ve Kirch, Avustralya’dan Murdoch, Italya’dan Berlusconi, tüm Avrupa’daki, ama özellikle de liberal sisteme geçen Doğu Avrupa’daki medya gruplarını ele geçirmeye başlamışlardır.
AB’nin yine görsel medyada üretilen kültürel ürünler ile ilgili düzenlemelerine baktığımızda ise, başlangıçtaki “ortak bir Avrupa kültürü yaratmak” düşüncesinin, daha sonraları gerçekçi bir zemine çekilerek “Avrupa’nın kültürel farklılıklarının üretilen programlarda yansıtılması” olarak sunulduğunu görmekteyiz. (9)
Burada, Avrupa kültürü yaratmak ya da Avrupa’nın kültürel çeşitliliğini yansıtmak düşüncesinin altında yatan ana etkenin, tüm dünyada var olan ABD’nin kültürel hegemonyasına karşı bir girişim olduğunu da eklemekte fayda vardır. Bu yolda atılan en önemli girişimlerden biri, AB’nin MEDIA programıdır. Bu program, Avrupa çapında görsel ve işitsel ürünlerin üretimini ve dağıtımını teşvik etmek amacıyla kurulmuştur. MEDIA programı, özellikle Avrupa film dağıtım şirketlerini desteklemekte ve ürünlerin topluluk içinde özgürce dolaşımını sağlamaktadır. (10)
Yine görsel işitsel medya ürünlerini desteklemek amacıyla oluşturulan bir diğer program da EUREKA’dır. Bu program da HPTV’nin çıkışını takvime bağlayan ürünlerin üretilmesini desteklemek için kurulmuştur. Avrupa çapında uzun metrajlı film üretimi ve dağıtımını desteklemek amacıyla oluşturulan Euroimages ise, AB düzeyinde prodüksiyonlara (Türk yapımcılar da dahil) sağladığı mali destek ile öne çıkan bir diğer programdır. Korunmacı Avrupa programcılığı, 1980’lerden beri AB düzeyinde tartışma konusudur. Mesela Fransız hükümeti, Avrupa yapımı programlar için televizyonlarda % 60’lık bir kota uygulaması getirilmesini talep etmiş ve özellikle ABD’den ithal edilen programların sınırlandırılmasını istemiştir. Ticari yayıncılar direktifi desteklemiştir. Danimarka gibi küçük ülkelerin yayıncıları ve hükümetleri kültürel kimliklerin yok olacağı endişesini dile getirdiler. Almanya, Komisyonun yayıncılık meseleleri üzerindeki yetkisinin sorgulanmasını istedi. En çok tartışılan şey kota uygulamasıydı. ABD ile rekabeti arttırmak için Avrupa ürünlerine belli bir kota ayrılması tartışmaya yol açtı. Bir tarafta AB’nin liberal, denetimden arındırılmış pazar anlayışı ile diğer yandan bu ulusalcı, kota yanlısı yaklaşımlar karşısında ABD’li yapımcılar tepki vermiş ve bunun GATT (11)
anlaşmalarına aykırı olduğunu öne sürmüşlerdir. Ancak, “Television without frontiers”in öngördüğü kota sistemi, günümüze kadar biraz değiştirilerek de olsa işlemeye devam etmiştir.
AB’nin Avrupa çapında pan-Avrupa TV kanalları kurma çabaları da ne yazık ki çok başarılı olmamıştır. AB komisyonunun Avrupa Yayıncılar Birliği (EBU) (12)
ile birlikte kuruluşunu desteklediği iki TV kanalından Eurikon, 1982’de, Europa TV ise 1985’te kuruluşlarından çok kısa bir süre sonra kapanmışlardır. Bu iki kanalın yaşamamasına neden olarak, Avrupalı izleyicilerin ulusal TV kanallarına olan bağlılıkları ve ortak bir dilin (bu kanallarda ağırlıklı olarak İngilizce ve Fransızca yayın yapılmaktaydı) olmayışı gösterilmiştir. Ama daha ileriki yıllarda, 1989’da Sky TV veEBU tarafından kurulan Eurosport ve 1993’te yine AB Parlamentosunun desteği ile kurulan Euronews (13)
ise, tutulmuş ve izlenmeye devam etmişlerdir. Ayrıca, AB’nin mali destek ve çabaları ile mesela İngiltere’deki Channel 4 gibi kültürel içerikli programlar yayımlayan kanallar ortaya çıkmıştır. (14)
AB’de Avrupa kültürüne destek veren medya programları
MEDIA Programı (Measures to Encourage the Development of an Audiovisual Industry)
Avrupa çapında görsel işitsel üretim, dağıtım, eğitim ve finansal destek için 1987’de kuruldu. Sınırlar arası işbirliği ve kültürel çoğulculuğu teşvik eder. Küçük ve orta ölçekli şirketlere finansal destek verir. 500 milyon dolardan fazla bütçesi vardır.
SCRIPT (European script fund): Küçük ülkelerin senaryo yazarlarına destek ve eğitim verir
EFDO (European Film Distribution Office): Düşük bütçeli filmlerin dağıtımını destekler.
EAVE (European Audovisual Enterpreneurs): Dezavantajlı bölgelerde medya çalışanlarına yönelik eğitimler düzenler.
SCALE (Small Countries Improve Their Audiovisual Level in Europe): Avrupa’nın kültürel farklılığını desteklemek için kuruldu
BABEL (Broadcasting Across the Barriers of European Languages): Avrupa’da az konuşulan dillerin altyazı ve dublajına destek verir (Katalanca gibi).
EUREKA: Televizyon pazarını besleme ve büyütme amacıyla kuruldu.
EURIMAGES: AB Konseyi tarafından Avrupa film ve televizyon programı üretimini desteklemek amacıyla kuruldu. Türkiye Eurimages’a Mart 1990’da üye oldu. Türkiye’nin Eurimages üyeliği yerli sinema açısından önemli sonuçlar doğurdu. Bunların ilki, Türkiye’deki sinema profesyonellerinin ikili ya da üçlü ortak yapımlar sayesinde başka ülke sinemacılarının pratikleri ile tanışması, bu sinemaların sahip olduğu teknik olanaklardan yararlanmasıdır. Türk sinemasının önceki dönemlerinde komşu ülkelerle ortak yapımlar gerçekleştirilmiş, bazı star oyuncuların filmleri dış pazarlara satılmıştı. Ancak, yerli sinema özellikle uluslararası ortak yapım açısından geçmişte fazla bir deneyime sahip olamadı. 1990’dan bu yana Eurimages destekli uluslararası ortak yapımların sayısı düşünüldüğünde, fonun Türkiye’de film endüstrisinin yapım ayağı için önemli bir kaynak oluşturduğu anlaşılır. Bu arada, söz konusu dönemde, bazı yerli filmler Eurimages’ın dağıtım desteğinden yararlanmış ve bazı Avrupa ülkelerinde gösterim olanağı bulmuştur. (15)
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, medya alanındaki çalışmalarını gerçekleştirmek üzere Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerin hükümetleri tarafından görevlendirilen uzmanlardan oluşan Kitle İletişim Yürütme Komitesi (CDMM) kurmuştur. Avrupa Toplulukları Komisyonu ve Parlamenterler Meclisi temsilcileri de bu komite içinde yer alırlar. Avrupa Konseyi’ne üye olmayan ülkeler ve hükümetler arası örgütler (EBU gibi) CDMM’de gözlemci statüsünde temsil edilmektedir.
CDMM, çalışmalarını gerçekleştirmek üzere alt komisyonlar (Uzmanlar Komiteleri,
Uzmanlar Grupları, Çalışma Grupları) oluşturulmuştur. Bu alt komisyonlardan bazıları şunlardır: (16)
- Medya Alanında Hukuk Uzmanları Komitesi
- Resmi Bilgilere Ulaşma Uzmanlar Komitesi
- Medya Yoğunlaşmaları ve Çoğulculuk Uzmanlar Komitesi
- Yeni İletişim Teknolojilerinin İnsan Hakları ve Demokratik Değerler Üzerine Etkileri Uzmanlar Komitesi
- Basın Özgürlüğü ve İnsan Hakları Uzmanlar Grubu
- Kamu Hizmeti Yayıncılığı Uzmanlar Grubu
- Görsel İşitsel Sektörde Çok Taraflı Ortak Yapımların anlaşmaları Uzmanlar Grubu
- Ses ve Görsel İşitsel Korsanlık Alanında Çalışma Grubu
Türkiye’yi RTÜK’ün temsil ettiği Avrupa Konseyi bünyesindeki Kitle İletişimi Yürütme Komitesi, Avrupa Konseyi bünyesindeki medya çalışmalarını düzenlemekle yükümlüdür. Alt komisyonların çalışmalarını takip eden ve Bakanlar Komitesi’ne sunulacak hukuki metinlere son halini veren bu çalışma grupları toplantılarında komiteye bağlı olarak çalışan alt komisyonların faaliyetlerini değerlendirip, bir sonraki yıla yönelik çalışmalar da programlar. Komitenin diğer komisyonlarından bazıları şunlardır:
- Medya Hukuku ve İnsan Hakları Uzmanlar Grubu,
- Yeni İletişim Teknolojilerinin İnsan Hakları ve Demokratik Değerler Üzerine Etkileri Uzmanlar Grubu,
- Medya Sektöründe Hak Sahiplerinin Korunması Uzmanlar Grubu,
- Avrupa Perspektifinden Medya Uzmanlar Grubu,
- Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi Daimi Komitesi.
IV. 1994 sonrasında Avrupa çapında iletişim politikaları daha teknik ve ekonomi odaklı olmaya başlamıştır +
Avrupa çapında haberleşme alanında liberalizasyon, deregülasyon ve ticarileşme 1990’da “Tek Pazar’ın” tamamlanması sürecinde, 1987’den bu yana bir öncelik halini almıştır (Haberleşme hizmetleri ve gereçleri için ortak pazarın geliştirilmesine ilişkin Yeşil Kitap). 1988 yılında haberleşme terminalleri pazarı bir yönergeyle birlikte rekabete açılmış, bu yönerge 1994 yılında uydu gereçlerine ilişkin hükümlerle geliştirilmiştir. Bu gelişmelerin ikinci evresinde, 1990 yılında kabul edilen bir yönergeyle sesli haberleşme cihazları (voice telephony) dışındaki haberleşme hizmetleri serbestleştirilmiştir. Bu liberalizasyon süreci, 1994 yılında uydu haberleşmesi ile radyo ve televizyon yayınları hizmetleri, 1996’da ise kablolu televizyon ağları ve mobil haberleşmeyi (cep telefonları gibi) kapsayacak biçimde genişletilmiştir. Aynı zamanda, 1990 yılında bir açık haberleşme altyapısı ve hizmetler ağı (ONP) oluşturulmuş ve haberleşme alanında yapılacak anlaşma yöntemlerinin liberalizasyonuna ilişkin bir yönerge çıkarılmıştır. (17)
1993 yılında Konsey, sesli haberleşme cihazları hizmetlerinin tümünün 1 Ocak 1998 tarihine dek serbestleştirilmesi yönünde bir karar almıştır (Ağlarının büyüklüğü nedeniyle Lüksemburg’a iki yıl; İspanya, İrlanda, Yunanistan ve Portekiz’e ise 2003 yılına kadar süre tanınmıştır). Buna paralel olarak bir Komisyon tebliği ile evrensel hizmet kavramı tanımlanarak, söz konusu hizmetin kalitesi, buna yönelik hükümler, ücretlendirme ilkeleri, anlaşmazlıkların çözüm yöntemleri detaylı olarak açıklanmıştır. Ekonomik büyüme ve istihdam yaratmayı hedefleyen “bilgi toplumu” kavramı ise, 1994 yılından itibaren giderek önem kazanmaya başlamıştır. Bu tarihten itibaren, multimedyanın gelişimi amacıyla haberleşme yapılarının genel anlamda liberalizasyonuna da ağırlık verilmiştir. 1995 yılında bu alanda liberalizasyon sürecinin, sesli haberleşme cihazları hizmetlerinde izlenen doğrultuda ilerlemesi kararlaştırılmıştır.
Gerçek anlamda bir Avrupa haberleşme pazarının oluşmasını kolaylaştırmak amacıyla çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. Mobil (tek Avrupa GSM standardı) ve uydu haberleşme standartlarının uyumlaştırılması ile dijital ağ entegre hizmetleri (integrated services digital network-ISDG) bu girişimler arasındadır. Bunun yanı sıra topluluk, Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu ve Avrupa Yatırım Bankası vasıtasıyla bilgi teknolojileri ile Trans-Avrupa haberleşme ağlarının oluşturulmasına yönelik araştırma programlarını da finanse eder.
V. AB iletişim alanının regülasyonu/Düzenlemeler +
A. Düzenleyici Otoritelerin Bağımsızlığı ve Yetkileri
AB tarafından kabul edilen telekomünikasyon paketinin uygulanması büyük ölçüde ulusal düzenleyici otoritelerin sorumluluğundadır. Düzenleyici otoritelerle ilgili mevzuatta amaç, düzenleme görevini yerine getirme çalışmalarında yer alan tüm otoritelerin tamamen bağımsız olmalarını sağlayacak yetki ile donatılmalarıdır. 1999 yılında yapılan gözden geçirme kapsamında Ulusal Düzenleyici Otoritelerin (RTÜK gibi) yetkileri güçlendirilip genişletilmiş ve bağımsızlık ilkesinin sürdürülmesi öngörülmüştür.
1. Lisanslama
Lisanslama ile ilgili mevzuatın amacı pazara giriş koşullarında (Örneğin TV kanalı sahibi olmak konusunda) şeffaflık ve güvenlik sağlamak, telekomünikasyon hizmetleri sunmak için bireysel veya genel izin vermek ve işletmelerin pazara giriş ve telekomünikasyon hizmeti sunmaya başlama hakkını garanti altına almaktır. Lisanslama hakkındaki çerçeve, lisanslama koşulları içerisinde yer verilebilecek konuların özellikle teknik beceriler, finansal güvenilirlik, diğer gereksinimler ve kamu menfaati gereksinimleri hakkında kapsamlı bir liste sunmaktadır.
2. Ara bağlantı
Bir işletmecinin diğer bir işletmeci için telekomünikasyon sinyallerini kendi yönettiği şebeke üzerinden yönlendirmesi anlamına gelen ara bağlantı ile ilgili hükümlerin iki temel hedefi bulunmaktadır: İlk hedef, herkesin herkesle iletişimi ilkesinin korunmasını garanti edecek kuralların oluşturulmasıdır. İkincisi ise, ara bağlantı için adil orantılı ve ayırım gözetmeyen koşulları sağlayarak açık ve rekabetçi bir pazar oluşturmaktır.
3. Yerel Erişim
İnternet erişimi sağlayan piyasaların iyileştirilmesi amacıyla yerel erişim piyasasında rekabetin geliştirilmesidir. Yerel erişim piyasasında altyapı ve erişim haklarının liberalleşmesi önemli bir rekabete yol açmamıştır. Bunun temel sebebi piyasaya yeni girenlerin yaygın şebeke altyapısına sahip olamamaları ve önceden tekel konumunda olan operatörlerin (Türkiye’de TTNet gibi) sahip bulundugu yerel erişim ağına benzer bir ağı belirli bir süre içerisinde kuramamalarıdır.
4. Evrensel Hizmet
Evrensel hizmet çerçevesinin amacı, tüm vatandaslara uygun ve kapsamlı hizmet sunulabilmesidir. Liberalleşmeden önce, bu amaca tekel hakları dağıtılarak ulaşılmaya çalışılmıştır. Evrensel hizmete ilişkin hükümlerin amacı ise, hizmetlerin liberal/özgürlükçü bir ortamda devamının sağlanmasıdır.
5. Mobil Hizmetler
Mobil hizmetlere ilişkin çerçevenin amacı, mobil hizmetlere yönelik geniş bir iç piyasa yaratılması için uyumlaştırılmış frekans bantlarının koordineli biçimde piyasaya sürülmesidir. Topluluk çerçevesi, GSM (Mobil İletişim için Küresel Sistem, Avrupa'daki ikinci nesil cep telefonları için kullanılan standart), ERMES (Karada yerleşik kamu çağrı cihazlari), DECT (Avrupa Dijital Kablosuz Telekomünikasyon), S-SPC (Kişisel Uydu İletişim Hizmetleri) ve 3G (özellikle yeni çoklu ortam hizmetlerini destekleme kapasitesi olan ikinci nesil sistemlerin üzerinde bir kapasiteye sahip; karasal ve uydu bileşenlerinin kullanımını birleştirme yeteneği olan üçüncü nesil mobil veya kablosuz sistem) için frekans bantlarının koordineli kullanımına ilişkin kuralları oluşturmak ve frekans dağılımı ile operatörlere frekans tahsis edilmesine ilişkin çerçeveyi kurmaktır.
6. Perakende Fiyat Cetvelleri
Kullanıcılara fiyatların belirlenmesine ilişkin olarak operatörlerin herhangi bir denetime tabi olmadıklarını göstermek yoluyla ürün ve fiyat rekabeti sağlamaktır. İşletmecilerin kullanıcılara uyguladıkları fiyatların düzenlenmesi ve adil piyasa koşullarının sağlanması geregi yer almaktadır.
7. Veri Güvenliği
Veri güvenliğinin amacı, elektronik haberleşme sektöründe kişisel veri gizliliği hakkının korunmasıdır. Telekomünikasyon sektöründe verinin korunmasına verilen önem, özellikle de tüketicilerin, haberleşme yöntemlerinin gizliliği ve bütünselliğine duydugu güvenin korunması gereği kapsamında giderek artmaktadır. Telekomünikasyon ve Bilgi teknolojileri alanında 2002 yılında kabul edilen yeni düzenleyici mevzuat paketi, sanayinin gelişimi, rekabetin güçlendirilmesi, büyümede artış, kamunun ve kullanıcıların yararının gözetilmesini sağlamaya yönelik yasal düzenleyici çerçeve ortaya koymaktadır. Söz konusu mevzuat paketi Temmuz 2003’te uygulanmaya baslanmıstır.
VI. AB ve Gazetecilik +
Avrupa’da yeni teknolojiler ve medya sahipliği konularında gözlenen dönüşümden basın sektörü de nasibini almış, bir yandan medya sahipliği ve içeriği değişirken, diğer yandan yeni kuşak gazeteciler ortaya çıkmıştır. Gazeteciliğin profesyonel temelleri aynı kalsa da, gazetecilerin rol algılamaları değişmiş, izler kitlenin talepleri daha önemli hale gelmiştir. Avrupa entegrasyonu, haber kaynaklarında çeşitlilik, muhabirlerin stratejik konumlanması, editör yapısının değişimi ve haber içeriklerini de etkilemiştir.
Brüksel’den görev yapan diplomasi muhabirlerinin sayısı artmış, Avrupa düzeyinde “European Journalism/Avrupa gazeteciliği” başlığı altında dersler ve programlar müfredatlara iliştirilmiştir. Lisans ve lisans üstü olarak verilen Avrupa gazeteciliği programları haricinde, merkezi Brüksel’de olan European Journalism Centre/Avrupa Gazetecilik Merkezi gibi AB destekli kurumlar, Brüksel’de görev yapacak gazetecilere “oyunun kuralını” öğretmek amacıyla tüm Avrupa ülkelerinde seminerler düzenlemeye başlamışlardır. (18)
Avrupa entegrasyonu, ulusal medya kanallarının gelişip farklılaşmasına neden olurken, kaçınılmaz olarak haber içeriklerinin oluşum sürecini de etkilemektedir. Brüksel’de her geçen sene daha çok ülkenin gazetecisi görev yapmaya başlamakta ve köhneleşmiş, sıradanlaşmış eski AB gazetecilerinin yerine yeni kuşak, araştırmacı gazeteciler gelmektedir. Ancak, yine de AB üyesi ülkelerin medyasındaAvrupalılaşmanın izlerini bulmak çok zordur. Çünkü, AB ülkelerinin medyasında yayımlanan AB’ye ilişkin haber içeriklerinde, hâlâ ulusal hassasiyetler ve kalıplaşmış, önyargılı bakış açıları hakimdir.
AB Komisyonunun sistematik olarak kamuoyu yoklamaları yapan birimi Eurobarometer’in araştırmalarına göre, aslında Avrupa halkı AB konusunda yeterince bilgi sahibi değildir. Bilgi eksikliği, güven problemini de beraberinde taşıyor. Çoğu Avrupa ülkesinde AB politikalarına karşı olumsuz bir bakış açısının hâkim olduğu ve halkın AB politikalarına desteğinin giderek azaldığı son yıllarda sıklıkla dile getirilmektedir. Bunun en önemli kanıtı olarak da AB Anayasası için yapılan referandum sonuçlarına ve ortak para birimi Euro’nun kullanımı ile ilgili kamuoyu yoklamalarına bakmak yetecektir. Fransa’da AB Anayasası için yapılan referandumda halkın %70’inin, Hollanda’da da %63’ünün “hayır” demesi, işte bu güven eksikliğinin bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. Kimi akademisyenler, Avrupa genelinde gözlenen AB politikalarına karşı duruşa, AB’nin bir tür “elit bürokratlar demokrasisi” olarak algılanmasının neden olduğunu iddia etmektedirler. Ama yine de temel tartışma AB üyeliğine karşı çıkış ekseninde değildir. Nitekim, AB üyesi ülkeler arasında en Avrupa karşıtı basına sahip İngiltere’de bile, kamuoyu yoklamaları, halkın büyük çoğunluğunun Britanya’nın AB içerisinde kalmasını istediğini ortaya koymaktadır. (19)
Kaynakça +
Acar, Meltem (2008). “Avrupa Birliği’nin Medya Politikaları ve Avrupa Birliği’ne Uyum Sürecinde Türk Medyası”, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü için hazırlanmış, yayımlanmamış master tezi.
Arsan, Esra (2007). Avrupa Birliği ve Gazetecilik, Ütopya Yayınları, Ankara.
Binark, Mutlu (2003). “Avrupa Modeli Enformasyon Toplumu Politikası ve Kadınların Bilgisayar ve İnterneti Kullanmaları.” Avrupa Birliği ve Türkiye’de İletişim Politikaları’nın içinde. Der: Mine Gencel Bek, Ankara: Ümit Yayıncılık,İstanbul.
Mine Gencel Bek (2002)(der.), Avrupa Birliği ve Türkiye’de İletişim Politikaları, Ümit Yayıncılık, Ankara.
Murdock, Graham & Peter Golding.(1999) “Ortak Pazarlar: Birleşik Krallık ve Avrupa'da Şirket Hırsları ve İletişim Eğilimleri”, "Common Markets: Corporate Ambitions and Communication Trends in the UK and Europe", The journal of Media Economics. 12(2). 117-132
Pekman, Cem (1997). Televizyonda Özelleşme; Avrupa’da Yayıncılığın Değişim Süreci, Beta Yayınları, İstanbul.
Schlesinger, Philip (2001). “From Cultural Protection to Political Culture? Media Policy and the European Union.” Constructing Europe’s Identity: The External Dimensions’ın içinde, Der: Lars-Erik Cederman, London: Lynne Reiner Publishers.
Semetko, Holi A. vd. (2000). “Europeanized Politics-European Integration and Political Communication.” West European Politics, 23(4).127.
Semetko, Holli A. & Valkenburg L. (2000). “Framing European Politics: A Content Analisis of Press and Television News.” Journal of Communication, 50(2): 93-109.
İlgili Web Siteleri +
http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=101
http://www.kultur.gov.tr/TR,25083/eurimages-uyeligi-ve-sanat-filmi.html
http://www.eurovision-turkey.com/
1 Acar, Meltem (2008). “Avrupa Birliği’nin Medya Politikaları ve Avrupa Birliği’ne Uyum Sürecinde Türk Medyası”, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü için hazırlanmış, yayımlanmamış master tezi.
2 ABD ve Japonya’daki büyük medya şirketleri, özellikle Hollywood sineması, TV dizileri, popüler müzik, çizgi film ve bilgisayar oyunları alanlarında dünya pazarlarına hakimdir. Özellikle ABD yapımı diziler ve filmler ile rekabette başarılı olunamamıştır. AB’nin görsel işitsel ticaretindeki açık büyüktür: Komisyon hesaplarına göre, AB ülkelerinde dağıtılan ABD ürünlerinin oranı yüzde 60 iken, Avrupa ürünlerinin ABD pazarındaki payı sadece yüzde 1-2 oranında kalır. Avrupa yayın endüstrisi, Avrupa için gerekli programların sadece üçte birini karşılayabilmektedir. Özellikle eğlence programları ve kurmacalarda ABD hakimiyeti, bilgisayar oyunlarıyla çizgi filmlerde ise Japonya’nın hakimiyeti devam etmektedir. ABD şirketi-Avrupa şirketi tanımı ise, günümüzün ulus-ötesi şirketlerinin yabancı ortaklıklarıyla muğlaklaşmıştır.
3 Mine Gencel Bek (der).(2002). Avrupa Birliği ve Türkiye’de İletişim Politikaları, Ümit Yayıncılık, Ankara, s.67
4 Murdock, Graham & Peter Golding.(1999) “Ortak Pazarlar: Birleşik Krallık ve Avrupa'da Şirket Hırsları ve İletişim Eğilimleri”, "Common Markets: Corporate Ambitions and Communication Trends in the UK and Europe", The journal of Media Economics. 12(2). 117-132.
5 www.bcc.co.uk
6 Semetko, Holli A. & Valkenburg L. (2000). “Framing European Politics: A Content Analisis of Press and Television News.” Journal of Communication, 50(2): 93-109.
7 Binark, Mutlu (2003). “Avrupa Modeli Enformasyon Toplumu Politikası ve Kadınların Bilgisayar ve İnterneti Kullanmaları.” Avrupa Birliği ve Türkiye’de İletişim Politikaları’nın içinde. Der: Mine Gencel Bek, Ankara: Ümit Yayıncılık.
8 Sınır Tanımayan Televizyon Direktifi (TVWF) Avrupa Birliği görsel-işitsel politikasının dönüm noktası olmuştur. Aday ülkeler tarafından da genel hatlarıyla uygulanan direktif, Avrupa Birliği görsel-işitsel sektörü ve kültürel çeşitliliğin desteklenmesine yönelik etkili bir araçtır. Direktif, aynı zamanda kanalların sayısını artırarak AB görsel işitsel alanının gelişimini de sağlamıştır. Bütün ilgili taraflarca olumlu karşılanan ve görsel-işitsel sanayinin gelişimi için temel teşkil eden 89/552/EEC no’lu Sınır Tanımayan Televizyon Direktifi, 3 Ekim 1989 tarihinde kabul edilmiştir. 89/552/EEC no’lu Direktif üzerinde 30 Haziran 1997 tarihinde 97/36/EC direktifiyle değişiklik yapılmıştır. Söz konusu direktif, Birliğin yayın ve ilgili faaliyetler piyasasının gelişimini sağlamak amacıyla birlik içerisinde yayın hizmetlerinin serbestçe dolaşımı için yasal çerçeveyi kurmaktadır. Bu amaçla, ulusal mevzuatın aşağıdaki alanlarda birlik tarafından koordinasyonunu öngörmektedir: • Televizyon yayınına ilişkin mevzuat • AB ülkelerinde üretilen görsel-işitsel eserlerin üretim ve dağıtımının geliştirilmesi • Spor gibi başlıca etkinliklere toplumun erişiminin sağlanması (Örneğin: Avrupa Kupa karşılaşmaları) • Televizyon reklamcılığı ve sponsorluk • Küçüklerin korunması (Pornografi, şiddet içeren içerikler, vs.) • Cevap hakkı
9 Semetko, Holi A. vd. (2000). “Europeanized Politics-European Integration and Political Communication.” West European Politics, 23(4): 121-141.
10 Schlesinger, Philip (2001). “From Cultural Protection to Political Culture? Media Policy and the European Union.” Constructing Europe’s Identity: The External Dimensions’ın içinde, Der: Lars-Erik Cederman, London: Lynne Reiner Publishers.
11 Uluslararası ticareti, haklar ve sorumluluklar açısından düzenleyen çok taraflı bir anlaşmadır. 1947'de 23 ülke tarafından imzalanan bir anlaşma ile kurulmuştur. 1 Ocak 1948'de de yürürlüğe girmiştir. GATT'ın kuruluş amacı, ithalat vergilerini azaltmak, uluslararası ticaretin önündeki tüm engelleri kaldırmak ve ticarette ayırımcı uygulamalara son vermek olarak belirlenmişti.
12 1950'de kurulmuş olan Avrupa TV yayıncıları birliğidir. EBU, sadece televizyonları değil, radyoları da çatısının altında barındırır. Eurovision şarkı yarışması veya Euro spor karşılaşmaları gibi Avrupa çapında aynı anda izlenen yayınların ilkelerini belirler ve dağıtımını yapar.
13 Euronews, Ocak 1993’te yayına başladı. Avrupa’dan farklı ve geniş bir gündemle haber vermek amacını güdüyordu. Başlangıçta, 18 Avrupalı kamu hizmet yayıncısı ve Avrupa Parlamentosu tarafından desteklenen pan-Avrupa bir kanaldı. Sloganı, “Dünya haberlerinde Avrupa bakışı” idi. Dönem itibariyle, CNN’in 1991’deki I. Körfez Savaşı sonrasındaki en görkemli dönemine denk geliyordu ve bir anlamda ABD’nin dünya haberlerindeki yanlı bakışına bir tepki olarak doğmuştu. Bir süre sonra, Avrupalı yayıncılar ve AB, kanala yeterli mali desteği vermeyince Euronews’un operasyon şirketi 1995’te Fransız iletişim devi Alcatel-Alsthom tarafından satın alındı. CNN ve BBC gibi diğer dünya çapında yayın yapan tek dilli televizyon kanaları ile karşılaştırıldığında, Euronews, İngilizce’nin baskınlığını kırarak 5 Avrupa dilinde (İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca) yayın yapan tek televizyon kanalı olma avantajına sahiptir. Yapılan izleyici araştırmalarına göre, Euronews kablo ve uydu aracılığı ile 90 milyon hanede izlenmektedir (bu BBC World’ün üç katıdır )
14 Semetko, Holi A. vd. (2000). “Europeanized Politics-European Integration and Political Communication.” West European Politics, 23(4): 127.
15 http://www.kultur.gov.tr/TR,25083/eurimages-uyeligi-ve-sanat-filmi.html
16 Pekman, Cem (1997). Televizyonda Özellesme; Avrupa’da Yayinciligin Degisim Süreci, Beta Yayinlari, Istanbul, s.100
17 www.ikv.org.tr, IKV - İKTİSADI KALKINMA VAKFI Haberleşme Politikası (Telecommunication Policy).
18 Arsan, Esra (2007). Avrupa Birliği ve Gazetecilik, Ütopya Yayınları, Ankara, s. 111.
19 A.g.e. s. 152-153.