2.7 Çocuk Hakları ve AB Politikaları
Ayşe Beyazova ve Gözde Durmuş, İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi
Anahtar Sözcükler Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, European Children’s Network, Avrupa Sosyal Şartı, Çocuk İşçiliği, Çocuk Yoksunluğu, Çocuk Sağlığı
Giriş +
Günümüzde alınan kararlardan en uzun dönemli etkilenecek olup da şu anda bu kararların alınmasında en az söz sahibi olan gruplardan biri, çocuklardır.
Öyleyse çocuk olmak, hem geleceği kurmaktan sorumlu olup hem de geleceği de etkileyecek kararlar alınırken sözü yetişkinlere bırakmak anlamına mı geliyor?
AB’nin 2011 tarihli araştırmasında 15–17 yaş grubundaki gençlere çocuk olmanın olumlu ve olumsuz yanları sorulmuş. Çocuklardan gelen yanıtlar gösteriyor ki; gençler çocuk olmanın olumlu yanlarını; eğlenmek, baskı ve sorumluluktan uzak ve özgür olabilmek, birilerinden destek alabilmek ve teknolojinin pozitif etkilerinden daha kolay yararlanabilmek olarak görüyorlar. Yetişkinlerin çocuklara güvenmemesini, başarılı olma baskısı ve stresini, kendi yaşamlarına ilişkin kararlarının kısıtlanmasını ise olumsuz olarak değerlendirmişler.
“Bu devletin en çok çalışan kişilerinden olan çocukların yarınlarda da işi çok zor. Çünkü her fırsatta yarınlar çocukların deniliyor. Bence hem yarınlara hem de bugünlere bakalım. Umarım yarınlar hepimiz için daha güzel olur.”
Sen ne dersin ‘çocuk olmak’ konusunda?
Türkiye’nin ve dünyadaki tüm ülkelerin imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme şöyle diyor: “18 yaşına kadar herkes çocuk sayılır. Ve Sözleşmeye taraf olan her devlet bu hakları kendi sorumluluğunda bulunan tüm çocuklara tanımayı taahhüt etmiştir.”
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme (ÇHS), 1989
Çocuklar, sadece çocuk olduklarından dolayı koşulsuz olarak haklara sahiptir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, dünyadaki bütün çocukların sivil, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel haklarının korunması için minimum standartlar koyan ve hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası sözleşme olma özelliğine sahiptir. Ayrıca çok önemli bir başka özelliği dünyadaki neredeyse tüm ülkelerin Sözleşmeyi kabul etmiş ve kendi yasalarına dâhil etmiş olmasıdır. 20 Kasım 1989 yılında Birleşmiş Milletler tarafından imzaya açılan Sözleşme, 1990’da Türkiye tarafından imzalanıyor, 1994 yılında mecliste onaylanıyor ve yürürlüğe giriyor. Türkiye, Sözleşme’de yer alan tüm hakları çocuklara sunmak için irade kullanmış oluyor.
Neden zaten insan hakları varken, bir de çocuklar için tanımlanmış bir haklar kümesi vardır?
Bu soruya, bir kaç adımda yanıt bulabiliriz. Önce, çocuklar gibi hakları ayrıca tanımlanmış olan grupları düşünelim. Kadınlar, azınlıklar, mülteciler, engelliler... Hepsi de toplumda çeşitli olanaklar bakımından geri bırakılan, ayrımcılığa uğrayan kesimlerdir. Tüm insanların hakları olduğu kabul edildiği halde, bazı gruplar tüm haklardan eşit düzeyde yararlanamayabilir. İşte bu grupların hakları özel olarak tanımlanır. Çocuklar da bu gruplardan biridir. Çocuklar yaşama başkalarına bağımlı olarak başlayan, tüm yaşamları boyunca gelişim sürecinde ilerleyen bireylerdir. İşte bu nedenlerle çocukların hakları ayrıca tanımlanır.
Sence bugünkü sınırlarını temel alırsak AB’de kaç çocuk yaşıyor olabilir? Ya da Türkiye’de?
AB’de 2012 yılında yaklaşık 94 milyon çocuk yaşıyor. Aynı yılda sadece Türkiye’de yaşayan çocuk sayısı ise 22 milyon 600 bin. Yani, Türkiye’de yaşayan her üç kişiden biri çocuk, Avrupa’da ise 10 kişiden biri.
Peki, sence bu rakamlar AB’nin çocuk hakları politikalarıyla ilgili bize neler söylüyor olabilir?
Bu makalede, AB’de özellikle çocukların yaşamlarını ve haklarını etkileyen düzenleme ve uygulamalardan bahsediyoruz. Avrupa’da yoksulluk, çocuğa yönelik şiddet, göç, doğanın tahrip edilmesi gibi süregelen pek çok sorun çocukların yaşamını direkt veya dolaylı olarak etkiliyor. AB genişledikçe AB ülkeleri arasında çocuk haklarının korunma düzeyi bakımından farklılıklar artıyor. Sonuçta AB’nin çocuk hakları açısından gittikçe daha geniş bir yol kat etmesi gerekiyor. Avrupa’da Avrupa Komisyonu, Avrupa Konseyi gibi doğrudan politika üreten ve uygulayan merkezi resmi kurumların yanı sıra uygulama, izleme, değerlendirme ve raporlama yoluyla çocuk politikalarının gelişimine katkıda bulunan birçok sivil toplum kuruluşu var. Tabii bunların seslerini daha kuvvetli duyurabilmek için bir araya geldikleri ağlar ve platformları unutmamak lazım! Tüm bu kurumların ortak çabalarıyla AB’de çocuk haklarına ilişkin politikalar tanımlanıyor, korunuyor ve geliştiriliyor.
European Children’s Network (EURONET): AB’de çocuk haklarına yönelik kampanyalar yürüten örgüt ve ağların koalisyonudur. AB’de çocuk işçiliği, çocuk sağlığı, çocuk katılımı, aile desteğinden yoksun çocuklar, mülteci ve refakatsiz bırakılmış çocuklar, çocuk haklarının izlenmesi ve raporlanması, çocuğa yönelik cinsel istismarın önlenmesi gibi çeşitli konularda çalışan, farklı ülkelerden 20’yi aşkın örgütün bir araya geldiği EURONET, AB’de çocukları etkileyen tüm yasalar, politika ve programlarda çocuk haklarının dikkate alınmasının önemini savunuyor.
I. Avrupa’da Çocuk Haklarına İlişkin Gelişmeler +
AB ülkelerinin tümü, 1989’da imzaya açılan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme’ye (ÇHS) taraf olmuştur. Bu da demek oluyor ki, ÇHS’deki tüm haklar, her bir ülkenin en üst karar merciinde onaylanmış durumdadır. Ayrıca Avrupa’da özellikle iki kurum çocuk haklarının korunması açısından incelemeye değer. Bunlar, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi. Her ikisinin de AB’de çocuk haklarının korunması için yaptıkları birçok çalışma var.
1965’te, çocuk hakları için temel bir adım, Avrupa Konseyi’nin hazırladığı Avrupa Sosyal Şartı’nın yürürlüğe girmesi. Bu Şart, sendikalaşma, toplu sözleşme, grev ve çalışma hakları dâhil çalışanların sosyal haklarını güvence altına alıyor.
Peki, o zaman çocuklarla ne alakası olabilir?
Avrupa Sosyal Şartı özellikle çalışma yaşamında çocukların korunmasını güvence altına alıyor.
1996’da Avrupa Sosyal Şartı insan hakları alanında yeni gelişmelere göre güncelleniyor ve Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı imzaya açılıyor. Türkiye’de Avrupa Sosyal Şartı 1989’dan itibaren, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı ise 2007’den itibaren yürürlüğe giriyor.
Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı
7. Madde: Çocukların sağlık, ahlak ve eğitimleri için zararlı olmayacağı belirlenen hafif işlerde çalışmaları durumu dışında asgari çalışma yaşını 15 olarak belirlemiş; tehlikeli veya sağlığa zararlı olduğu öngörülen işlerde asgari çalışma yaşının 18 olması gerektiğini belirtmiştir. Bu madde çocukların çalışma yaşamındaki standartları düzenlemektedir.
17. Madde: ‘Çocukların ve Gençlerin Sosyal, Yasal ve Ekonomik Korunma Hakkı’ başlığını taşır. Bu madde, çocuk ve gençlerin kişilikleri ile fiziksel ve zihinsel yetneklerinin tam gelişimini sağlamak için bakım ve eğitim olanaklarının sağlanmasına ve ihmal, şiddet ve sömürüye karşı korunmalarına ilişkin haklarını güvence altına almıştır.
1996’da, Avrupa Konseyi’nin hazırladığı Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi yürürlüğe giriyor. Çocukların birey olarak haklarını vurgulayan bu Sözleşme, çocukların kendilerini ilgilendiren davalarda adli bir makam önünde görüşlerini paylaşmalarıyla ilgili. Türkiye bu sözleşmeyi 1999’da imzalıyor ve 2002’de onaylayarak yürürlüğe koyuyor.
1998’de Avrupa Konseyi, çocukların aile içinde, çocuk derneklerinde, çalışma hayatında, eğitim ortamlarında ve diğer sosyal alanlarda sosyal hayata katılımına ilişkin tavsiye kararları yayımlıyor.
Peki, sence bugün Türkiye’de çocuklar dernek kurabiliyor mudur?
2000’de Avrupa Komisyonu AB vatandaşlarının temel haklarını ve AB’nin onlara karşı sorumluluklarını düzenleyen Avrupa Temel Haklar Şartı’nı imzaya açıyor. Tabii belge çocuk haklarından da bahsediyor. Ama Avrupa Temel Haklar Şartı’nın önemli bir özelliği, çocuğun korunması kadar katılımına da önem vermesi. Şart’ın doğrudan çocuk haklarıyla ilgili olan 24. Maddesi, AB’de çocukların görüşlerini özgürce açıklama haklarıyla ilgili. Ancak 2004 yılında AB Anayasası girişiminin başarısızlığı Şart’ın da hukuki bağlayıcılığının belirsiz kalmasına yol açıyor. Sonuç olarak Temel Haklar Şartı 2009 yılında Lizbon Antlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle hukuki bağlayıcılığa kavuşuyor.
Avrupa Temel Haklar Bildirgesi
24. Madde: Çocukların hakları
(1) Çocuklar, kendi iyilikleri için gereken korunma ve bakım hakkına sahiptir. Çocuklar, görüşlerini serbestçe açıklayabilirler. Bu görüşler, kendilerini ilgilendiren konularda, yaşları ve olgunluklarına göre dikkate alınır. (2) Kamu kurumları veya özel kuruluşlar tarafından alınmış, çocukları ilgilendiren bütün tedbirlerde çocuğun yararı öncelikli düşünce olmalıdır. (3) Her çocuk, kendi yararına aykırı olmadığı sürece, ebeveyniyle düzenli olarak kişisel ve doğrudan ilişki kurma hakkına sahiptir.
2002’de Avrupa Konseyi, çocukların insan haklarını öğrenmesini özellikle önemseyerek demokratik yurttaşlık eğitimiyle ilgili tavsiye kararı yayınlıyor. Tavsiye kararında çocukların kararlara katılımının önemine özellikle dikkat çekildiğini görüyoruz.
AB Ortak Çocuk Hakları Stratejisi’ne Doğru (2006)
Öncelikli Hedefler:
(1) Çocukların acil ihtiyaçlarının farkında olmak, var olan sivil toplum faaliyetlerini güçlendirmek ,(2) Gelecek AB eylemlerini çocuk haklarına öncelik vererek planlamak, (3) AB ülkelerinin çocuk yasalarıyla Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri’nin uyumunu sağlamak, (4) Çocuk haklarıyla ilgili çalışan sivil toplum kuruluşları için bir danışma ve eşgüdüm merkezi kurmak, (5) Çocuk hakları ile ilgilenen uzmanların arttırılması için çalışmalar yapmak, (6) Çocuk hakları farkındalığını arttırmak için çocuklara ve ailelerine bilgi verecek bir komisyon stratejisi hazırlamak, (7) AB Komisyonu üyesi bir Çocuk Hakları Koordinatörlüğü kurmak
Eylem Planı:
(1)Avrupa Konseyi ve diğer uluslararası kuruluşların da işbirliği ile konu ile ilgili bilgilerin üye ve aday ülke dillerinde yer alacağı bir internet sitesi hazırlanacak, (2) Tüm Avrupa’da geçerli tek bir numara ile ulaşılabilen Çocuk Yardım Hattı oluşturulacak, (3) AB ve Avrupa Komisyonu bütçelerini hazırlarken çocuk haklarını göz önünde tutup onlara daha fazla pay ayrılacak, (4) Çocuk Haklarına dair bir Yeşil Kitap* hazırlanacak.
* AB Komisyonu tarafından yayınlanan yeşil kitaplar, belirli bir alanda bir düşünce ortaya koyarak avrupa düzeyinde bir danışma süreci başlatıyor. Ortaya çıkan görü$ler daha sonra beyaz kitapların konu aldığı somut birlik faaliyetlerine dönüşebiliyor.
2006’da Avrupa Komisyonu “AB Ortak Çocuk Hakları Stratejisine Doğru” isimli bildiriyi yayınlıyor. Çocuk haklarıyla ilgili yapılacaklar konusunda temel adımları ortaya koyan bu Bildiriye göre AB çocukların haklarını yalnızca AB üyesi ülkelerde değil, aday ülkelerde ve dünyanın diğer tüm ülkelerinde de destekleyecek. Dünya nüfusunun 1/3’ünü oluşturan çocukların eğitim, barınma gibi temel haklarının bile tam anlamıyla kabul görmediğinden bahseden Bildiride çocuk ticareti, çocuğa yönelik şiddet, ayrımcılık ve sosyal dışlanma gibi acil çözüm bekleyen konular ele alınıyor. Bildirinin en önemli iki sonucu Avrupa düzeyinde kayıp çocuklar için oluşturulan 116000 telefon hattı ve birçok sivil toplum kuruluşu ile üye devletlerin temsilcilerinin bir araya geldiği, Çocuk Haklarına İlişkin Avrupa Forumu’nun düzenlenmesini sağlaması. Her yıl toplanan Forumun amacı AB kurumlarına AB’nin tüm politikalarında çocuk haklarına öncelik verilmesini hatırlatmak. Tabii bir de çocuk haklarıyla ilgili başarılı uygulamaların paylaşımını sağlamak var. Sonuç olarak bu belge çocuk haklarına AB’de ayrı bir yer verilmesi ve en vahim çocuk hakları ihlallerine karşı çocukların korunmasını güvence altına alması bakımından çok önemli.
2006’da, Avrupa Konseyi de çocuklara yönelik kendi programını hazırlıyor. Hazırlanan programın başlığı ‘Çocuklar için ve Çocuklarla Beraber Bir Avrupa İnşa Etmek’. Çocuklar için ve Çocuklarla Beraber Bir Avrupa İnşa Etmek Programının amacı çocuk haklarını yaymak ve çocuklara yönelik şiddeti ortadan kaldırmak. Program çok etkili oluyor. İlk plan, programı 2006–2008 arasında sürdürmekken, program çok başarılı olunca 2009–2011 yılları arasında da sürdürülüyor. Bu yıllarda uygulanan Çocukların Hizmetlerden Yararlanması, Korunması ve Katılımı başlıklı strateji, doğrudan çocuk katılımına odaklanıyor. Zaten stratejik hedeflerden biri de ‘demokrasi’.
2008’de, Çocuklara Yönelik Fiziksel Ceza Uygulamasının Ortadan Kaldırılması için Avrupa ölçeğinde Kampanya başlatılıyor.
2009’da, Lizbon Antlaşması yürürlüğe giriyor. Antlaşma’nın amaçları arasında çocuk hakları geçiyor; yani bu belge çocuk hakları açısından AB’de önemli bir yolu açıyor. Lizbon Antlaşması, Temel Haklar Şartı’ndaki haklar, ilkeler ve özgürlükleri aynen tanıyor ve bu şartı hukuken bağlayıcı kılıyor; ayrıca çocuk haklarının korunmasına katkıda bulunmayı taahhüt ediyor.
2011’de, Avrupa Komisyonu AB Çocuk Hakları Programı’nı yani Avrupa’daki tüm politikaları daha çocuk dostu hale getirecek bir eylemler listesini açıklıyor. Buna göre, ‘bugünün’ çocuklarının daha iyi eğitim alması, hizmetlere erişiminin sağlanması ve haklarının somut şekilde koruma altına alınması gerekir. Gelecekteki tüm AB politikalarının çocuk hakları bakış açısıyla gözden geçirileceği bildirilirken AB ülkelerinin çocuk hakları alanındaki iyi uygulamalarını birbiriyle paylaşmasının altı çiziliyor. Ancak Komisyon’un teklifleri çocuk hakları kuruluşlarını bir araya getiren bir sivil platform olan Eurochild tarafından uyumlu bir vizyon yerine, süre giden eylemlerin bir toplamından ibaret olduğundan eleştiri alıyor. Çocuk haklarının AB’de korunması ve teşvik edilmesi için 2006’dan bu yana çağrıda bulunan Eurochild’ın talebi ÇHS’nin AB’nin yasal çerçevesine dâhil edilmesi.
AB’de çocuklarla ilgili yukarıdakiler dışında da pek çok sözleşme, karar, tavsiye ve kampanyalar bulunuyor. Bunlardan bazılarını saymak gerekirse: Evlat Edinmeye İlişkin Avrupa Sözleşmesi’ni, Cinsel İstismar ve Cinsel Tacize karşı Çocukların Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’ni, Çocukların Aile ve Sosyal Yaşama Katılmasına İlişkin Tavsiye’yi, Çocuk Evlat Edinen Ailelere ilişkin Tavsiye’yi, Olumlu Ebeveynliği Destekleme Politikasıyla ilgili Tavsiye’yi, AB ve UNICEF’in çocukları Güney Doğu Avrupa’da şiddetten korumakla ilgili başlattığı şiddete hayır kampanyasını sayabiliriz.
Eurochild: AB’de çocuk ve gençlerın hayat kalitesini yükseltmek için çalışan 35 ülkeden 166 sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren sivil bir ağdır.
Bunları Biliyor muydunuz?
AB’de 15 Yaşın altındaki çocuklar çalışamıyor.
AB’de 15 yaşından küçük çocuklar sadece kültürel, sportif faaliyetlerde ve hafif işlerde izin alınmak kaydıyla belli bir süreyle çalışabiliyor. Bu süre, okul dönemlerinde haftada 12, yaz tatilinde ise haftada 35 saatle sınırlı. 18 yaşın altındaki gençler, fiziki ve ruhsal kapasitelerini aşan, eğitimlerini engelleyen, sağlıklarına zarar verme ihtimali olan ya da kaza riski taşıyan tehlikeli işlerde ve gece vardiyalarında çalışamıyor. Mesleki eğitim ve çıraklık eğitimi alan gençlerin eğitimleri de çalışma süresinden sayılıyor ve haftada 40 saati aşamıyor.
Avrupa Sosyal Şartı, 7. madde; 94/33/AT sayılı, Çalışan gençlerin iş yerinde korunması hakkında Direktif (Konsolide Versiyon)
AB’de çocuklar tehlikeli oyuncaklardan korunuyor
AB’de çocukların sağlık ve güvenliği açısından riskli oyuncaklar satılamıyor. CE (Conformité Européenne-Avrupa’ya uygunluk) işareti, sağlık, güvenlik ve tüketicinin ve çevrenin korunması gerekliliklerine uygunluğu gösteriyor. Tüm oyuncaklarda CE işaretinin bulunması gerekiyor.
88/378/AET sayılı, Üye devletlerin, oyuncakların güvenliği ile ilgili mevzuatlarının yaklaştırılmasına ilişkin Direktif (Konsolide Versiyon)
AB’de 22 ülkede çocuklara vurmak ya da başka türlü fiziksel ceza vermek yasak!
İnsanlara vurmak yanlıştır ve çocuklar da insandır! 1979 yılında İsveç AB’de fiziksel cezayı açıkça yasaklayan ilk ülke oldu. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi fiziksel cezayı kınadı ve bir dizi tavsiye kararlarıyla bu uygulamanın yasaklanmasını önerdi. Geçtiğimiz 25 yıl içinde diğer ülkeler de yavaş yavaş İsveç örneğini izlemeye başladı. Haziran 2010 itibarıyla 22 üye devlet çocuklara yönelik her tür fiziksel cezayı yasaklayan yasal düzenlemeleri tamamladı. Ayrıca 8 ülke daha fiziksel cezayı yasaklamakla ilgili kararlı olduğunu açıkladı. Türkiye ise Avrupa ülkeleri içinde çocuklara yönelik fiziksel cezayı hiçbir ortamda yasaklamadığı gibi bu konuda kararlılık da göstermeyen bir ülke konumunda.
Sizce Avrupa’da hangi ülkelerde çocuklara vurmak yasalarca yasaklanmış olabilir?
Avusturya, Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs, Danimarka, Finlandiya, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, Latviya, Lihtenştayn, Lüksemburg, Moldova, Hollanda, Norveç, Portekiz, Romanya, İspanya, İsveç, Ukrayna, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Estonya, İrlanda, Litvanya, Polonya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya
2010 Haziran ayı itibariyle
Çocuklara Yönelik Fiziksel Ceza Uygulamasının Ortadan Kaldırılması Kampanyası, Avrupa Konseyi, http://www.coe.int/corporalpunishment
AB, 13 yaşından itibaren gençlerin AB ülkelerindeki diğer gençlerle proje geliştirmesine ve uygulamasına destek veriyor. (Aday ülkeler dâhil!)
2000 yılında Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi’nin kararıyla Gençlik Eylem Programı yayınlandı. Bu program, 13–30 yaş gençlerin katılması için. Bu Programla gençler yurtiçinde veya dışında çeşitli etkinliklere dâhil olabiliyorlar, uluslararası veya yerel projeler hazırlayıp, uygulayabiliyorlar. Programın amacı çokkültürlülüğe katkıda bulunmak, gençlerin kendilerini geliştirmelerini sağlamak ve ortak Avrupa Kültürü’nün altını çizmek. Türkiye’de Gençlik Programı Avrupa Birliği Bakanlığı altındaki Türk Ulusal Ajansı tarafından yürütülüyor.
Türk Ulusal Ajansı Internet Sitesi: http://www.ua.gov.tr
II. Türkiye’de AB Uyum Sürecinde Çocuk Haklarına İlişkin Gelişmeler +
Türkiye AB standartlarına uyum sağlamak için çalışmalar yürüterek ilerlemeler kaydediyor. AB bu ilerlemeleri ve gelişme alanlarını her yıl Türkiye için yazdığı ilerleme raporlarında açıklıyor. (http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=46224&l=1) Türkiye’nin bu konulardaki politika, yasa ve uygulamalarını iyileştirmesi ve genişletmesi çok önemli.
Peki, AB, 2003–2011 döneminde Türkiye’nin çocuk hakları alanında hangi konularda gelişme kaydetmesi gerektiğini söylemiştir sizce?
- Çocuk emeğinin sömürüsünü önleme (özellikle mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan, sokakta çalışan ya da ağır işlerde çalışan çocuklar),
- Eğitim hizmetlerini iyileştirme (özellikle okula devamsızlık, kız ve erkek çocukların eşit biçimde eğitime erişimi, okullarda şiddetin önlenmesi, anadilde eğitim, din eğitimi, engelli çocukların eğitimi, azınlık mensubu çocukların eğitimi),
- Çocuk adalet sistemini gerçekten ‘çocuk’ adalet sistemi haline getirme (özellikle çocuk mahkemelerinin sayıca yetersizliği, yargılama sürelerinin uzunluğu, çocukların çocuklara özgü koşullarda yargılanmaması, çocuk ceza infaz kurumların yetersizliği, adil yargılanma, yetişkinlerle aynı kurumlarda cezalandırılma, hapis cezası dışındaki alternatif yöntemlere başvurulmaması),
- Çocuk sağlığı hizmetlerini iyileştirme,
- Tüm çocukların nüfusa kaydedilmesini sağlama,
- Çocuk ihmal ve istismarını önleme,
- Çocuk yoksulluğunu azaltma, (Çünkü Türkiye’de çocuklar büyüklerden daha yoksul!)
- Mülteci ve sığınmacı çocukların içinde bulunduğu koşullar,
- Çocuklarla ilgili kurumların iyileştirilmesi,
- Ve uluslararası sözleşmelerle ilgili çekincelerin kaldırılması
Peki, AB uyum süreciyle eşzamanlı olarak 2003–2011 döneminde Türkiye’deki çocuklar açısından neler iyiye gidiyor desek?
2003
- Yeni İş Kanunu’nda çocuk işçiliğinin yaş sınırı 12’den 15’e çıkıyor.
- Çocuk Mahkemeleri Kanunu değişerek, yargılanma yaşı çocuklar için 15'ten 18'e çıkıyor. Ayrıca aile mahkemelerinin kurulması çocuklar açısından çok önemli.
- Türkiye, BM ÇHS’nin Çocukların Müdahil Oldukları Silahlı Çatışmalara İlişkin İhtiyarı Protokolünü onaylıyor.
- Kız çocukların okula gitmesini sağlamak için yoğun kampanya yapılıyor ve eğitimde kızlar ve erkekler arasındaki eşitsizlik azalıyor.
- Türkiye’de çocuk felcinin ortadan kaldırılmasının ardından, kızamığın sona erdirilmesi için de bir program başlatılıyor.
- Temel eğitimde okul kitapları artık ücretsiz dağıtılıyor.
2004
- Bu yıl Anayasa’ya eklenen ek bir cümle çok önemli. Şöyle diyor: Türkiye’deki bir yasayla Türkiye’nin onayladığı uluslararası bir sözleşme arasında çelişki olursa uluslararası sözleşme üstündür. Tabii bu durum çocuk haklarıyla ilgili taraf olduğumuz tüm sözleşmeler açısından da geçerli.
- Ulusal Ajans büyük ilerleme sağladı ve Türkiye tüm programlara katılıyor.
- Sadece babaları değil, anneleri azınlık üyesi olan çocukların da azınlık okullarına gidebilmesi kararlaştırılıyor.
2005
- Dernekler Kanunu ile Türkiye’de 15 yaşından itibaren çocuklar kendi derneklerini kurabiliyor ve 12 yaşından itibaren çocuk derneklerine üye olabiliyor.
- Meclis’te Kadın ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Araştırılması Komisyonu kuruluyor.
- Milli Eğitim Bakanlığı Alevilik mezhebiyle, Hıristiyanlık, Yahudilik gibi diğer inançların da gelecek yıldan itibaren zorunlu din eğitimine dâhil edilebileceğini belirtiyor.
- Çocuk Koruma Kanunu kabul ediliyor. İlk kez adalet sistemindeki çocukların haklarını ve mutluluğunu gözeten bir yasa kabul ediliyor. Bu yasayla her ilde çocuk mahkemelerinin kurulması öngörülüyor.
- PVC’den yapılmış çocuk ürünleri hakkında çocuğun sağlığının korunması için bazı hükümler yürürlüğe giriyor.
2006
- 18 yaşın altındaki tüm çocuklara ücretsiz sağlık hizmeti sağlanan bir sosyal güvenlik sistemi oluşturuluyor.
2007
- Telekomünikasyon Kurumunu siber suçları önlemek konusunda görevlendiren kanunun amaçlarından biri de çocuk pornografisiyle mücadele etmek.
2008
- Bebek, çocuk ve beş yaş altı çocuk ölüm oranları azalıyor.
- Çocukların ağızlarına almaları için yapılmış oyuncak ve çocuk bakım malzemeleriyle ilgili mevzuatta değişiklikler yapılıyor.
- Okula devam konusunda bilgilerin toplandığı bir e-okul veritabanı kuruluyor.
- Türk Ulusal Ajansının idari kapasitesini güçlendirmeyi amaçlayan Kanun TBMM’de kabul ediliyor.
- TBMM’de çocuk haklarının izlenmesi için bir komite kuruluyor.
- Okula hiç kayıt yaptırmamış ya da okulu bırakan 10–14 yaş arasındaki çocuklara ikinci bir şans verilmesi anlamına gelen hızlandırılmış müfredat MEB tarafından kabul ediliyor.
- TBMM, Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Sivil Yönleri Hakkında Lahey Konvansiyonu’nu onaylıyor.
2009
- Türkçe dışındaki dillerde 24 saat yayın yapılmasına izin veren yönetmelik kabul ediliyor ve çocuklar için eğitim ve dil eğitimi programlarına ilişkin sınırlamalar da kaldırılıyor.
2010
- Anayasa değişikliğiyle çocuk ombudsmanlığı için zemin hazırlanıyor, çocuklara pozitif ayrımcılık için olanak sağlanıyor.
- Türkiye ÇHS’nin ikinci ve üçüncü uygulama raporunu gecikmeli olarak sunuyor.
- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda çalışan çocuklar birimi oluşturuluyor.
- Kayıp çocuklarla ilgili Meclis komisyonu kuruluyor.
- Terörle Mücadele Yasası’nda yapılan değişikle, tüm çocukların ÇHS’ye uygun yargılanması öngörülüyor.
- Denetimli serbestlik sistemi yaygınlaşıyor.
- SHÇEK, kurumlarındaki sığınmacıların haklarını korumak amaçlı yeni bir genelge çıkarıyor.
- Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi onaylanıyor.
- Çocukların korunması ile ilgili olarak, Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi onaylanıyor.
2011
- 2011–2012 öğretim yılından itibaren, Türkiye’deki Ermeni çocuklar, Ermeni azınlık okullarına misafir öğrenci olarak kabul ediliyor.
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kuruluyor.
- Çocuklar ve engelliler için evde bakim hizmetlerinin iyileştirmesini öngören 2011–2013 stratejisi ve eylem planı kabul ediliyor.
İlgili Web Siteleri +
TBMM Çocuk Hakları İzleme Komitesi
http://www.cocukhaklari.gov.tr/tr
Çocuk Hakları İzleme ve Raporlama
http://www.cocukhaklariizleme.org/
Avrupa Konseyi Çocukların Haklarına ilişkin Pasaport
Children’s Rights, as they see them
http://ec.europa.eu/justice/fundamental-rights/files/rights-of-the-child_en.pdf
EU and children’s rights
http://eeas.europa.eu/human_rights/child/index_en.htm
What about us? Children’s Rights in the European Union
http://www.nspcc.org.uk/Inform/publications/downloads/whataboutus_wdf48010.pdf