2.4 AB ve Eğitim Politikası
Özge Onursal Beşgül
Anahtar Sözcükler Bologna Süreci, Hayatboyu Öğrenme, Avrupa Konseyi / UNESCO Lizbon Tanıma Sözleşmesi, Avrupa Kültür Konvansiyonu, Magna Charta Universitatum, Ulusal Yeterlilik Çerçevesi, Avrupa Çerçevesi
Giriş +
Avrupa Birliği (AB) Eğitim Politikası’nın anlatılmasına, ilgili literatürde sıklıkla tekrarlanan ve Jean Monnet’ye atfedilen, “Tekrar başlasaydım, eğitim ile başlardım” sözü ile giriş yapılması yerinde olur. Bunun bir nedeni, eğitim politikasının, AB’nin geç gelişmiş politikalarından biri olmasıdır. 1991 yılında imzalanan Maastricht Antlaşması’yla, genel eğitim ilk kez kurucu antlaşmaların bir parçası haline gelmiştir. Öte yandan Roma Antlaşması (1957), mesleki eğitim üzerinde durmuştur (41, 57, 118 ve 128. maddeler). Fiili olarak, eğitim alanındaki işbirliğinin 1970’li yıllara kadar uzanmaktadır. Antlaşmalarda değinilmese de, bu alanda işbirliği girişimleri olmuştur. Bütünleşme sürecinin başlarında, genel eğitim alanındaki işbirliği girişimleri, Topluluğun ekonomik hedefleri doğrultusunda gerçekleşmiştir. Topluluk, ekonomik hedeflerine ulaşmak için eğitim alanındaki faaliyetlerini başlatmıştır. Bütünleşme süreci derinleştikçe ve geliştikçe, eğitim alanındaki işbirliği, ekonomik politikalardan bağımsız olarak eğitim adına gerçekleştirilmeye başlanmıştır.
Bu bölümde ilk olarak, AB eğitim politikasının tarihsel gelişimi üzerinde durulacaktır. İkinci olarak, Bologna Süreci ışığında günümüzdeki gelişmeler değerlendirilecektir. Üçüncü kısımda, AB eğitim politikasının kurumsal yapısı tartışılacaktır. Son olarak, Türkiye’nin bu politikalara uyum süreci üzerinde durulacaktır.
I. AB Eğitim Politikası+
Eğitim Politikası, iç pazarın yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla ortaya çıkmıştır. Roma Antlaşması’nda hizmet ve kişilerin serbest dolaşımı için mesleki eğitimin önemi vurgulanmıştır.
Serbest dolaşımın artırılması için, diploma ve derecelerin ulus-ötesi tanınabilirliği ve yabancı dil eğitiminin teşvik edilmesi önerilmiştir. Roma Antlaşması’nda genel eğitime hiç değinilmemiştir. 1963-1980 yılları arasında ekonomik hedefler doğrultusunda mesleki eğitim ön planda olmuştur.
Eğitimden sorumlu Bakanlar ilk toplantılarını 1971 yılında gerçekleştirmişlerdir. Toplantı sonrası yayımlanan basın bildirisinde mesleki eğitimin yasal bir dayanağı olduğunun ve bu alandaki işbirliğinin genel eğitim alanına da aktarılmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Bakanlar almış oldukları ilke kararı ile şunları karara bağlamışlardır:
- Özellikle değişime değinerek, üniversiteler arası işbirliğinin sağlanması;
- Kızlara eğitime eşit erişim hakkı tanınması;
- İkinci jenerasyon göçmen çocuklarının eğitim hakkı;
- Gençlerin okuldan iş hayatına geçişleri;
- Avrupa’daki eğitim sistemleri arasındaki işbirliği konularının üzerinde durulması.
1971 toplantısı Avrupa Komisyonu’na yeşil ışık yakmış ve bu yıllarda Komisyon öncülüğünde eğitim üzerine birçok rapor yayımlanmıştır. 1973’te eğitim politikası, bir komisyon üyesinin (Ralf Dahrendorf) sorumluluğu altına girmiştir. Araştırma, Bilim ve Eğitim Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
1974 yılının Haziran ayında eğitimden sorumlu bakanlar ikinci kez toplanmışlardır. Bu toplantıda, eğitimin sadece ekonomik hayatın bir parçası olarak görülmemesi gerektiğinin altı çizilmiş ve öncelikli alanlar belirlenmiştir:
- Tüm üye ve üye olmayan devletlerin vatandaşları için iyi eğitim olanaklarının sağlanması;
- Avrupa’daki eğitim sistemleri arasındaki işbirliğinin artırılması;
- Eğitim konusunda güncel verilerin toplanması;
- Yükseköğretim kurumları arasındaki işbirliğinin artırılması;
- Diplomaların akademik olarak tanınabilirliğinin artırılması;
- Öğretmen, öğrenci ve araştırmacıların serbest dolaşımının artırılması, serbest dolaşımın önündeki idari ve sosyal engellerin ortadan kaldırılması ve yabancı dil eğitiminin özendirilmesi;
- Eğitimin her alanında eşit erişimin sağlanması.
Bu ilke kararları üç prensip üzerine kuruludur. Birincisi, eğitim her vatandaşın hakkıdır. İkincisi, üye devletlerin eğitim sistemlerinin çeşitliliğinin korunması önemlidir. Üçüncüsü, bu hedeflere ulaşmaktan, üye devletler sorumludur (Neave, 1984).
İki yıl sonra, 1974 ilke kararı doğrultusunda belirlenen öncelikli hedeflere ulaşmak için topluluk eylem programı kabul edilmiştir. Bu eylem programı ile beraber, günümüzdeki eğitim programlarının temelini oluşturacak birçok girişim olmuştur.
Eğitimin bu dönemde önem kazanmasının ardında yatan iki temel neden vardır (Ertl, 2003). Bir grup siyasetçi, eğitimi geleceğin Avrupa vatandaşlarını yaratmak üzere bir araç olarak görmüşlerdir. 1972 yılında kurulan ve ortak vatandaşlık olgusunu teşvik etmesi beklenen Avrupa Üniversitesi Enstitüsü’nün kurulması da buna dair bir girişim olmuştur. İkinci neden ise bu dönemde Topluluk’un karşılaştığı ekonomik güvensizliktir. 1973 yılında gerçekleşen petrol krizi nedeniyle gençlerin işsizliği önemli bir sorun haline gelmiştir. Özellikle 1975 yılından sonra, birçok ilke kararı okuldan iş hayatına geçiş konuları üzerine odaklanmıştır.
Tek Avrupa Senedi’nin kabulü ile, bütünleşme süreci yeniden canlanmış, mesleki ve genel eğitimin önemi artmıştır. Bu politikalar, ortak pazarın tamamlanması hedefi ile doğrudan ilintili politikalardır. Bunun birçok nedeni vardır (Ertl, 2003). Öncelikle ekonomik rekabet vatandaşların sahip oldukları vasıflar ile ilgilidir. İkincisi, serbest dolaşımı sağlamak için ulus-ötesi çalışabilecek işçilerin yetiştirilmesi önemlidir. Üçüncüsü, ekonomik bütünleşme eğitim alanında karşılaştırılabilir bir yapının oluşturulmasını gerekli kılar. Dördüncüsü ise, Birlik’in sosyal uyum hedefleri de eğitim alanında daha fazla işbirliğini gerektirmektedir. Ayrıca, bu dönemde eğitim alanındaki kurumsallaşmaya Avrupa’nın uluslararası ekonomik rekabet bağlamında da önem verdiğini söylemek mümkündür (Beukel, 1993 ve 2001).
Bu dönemde genel eğitim önem kazanmış, ekonomik hedeflerden ayrı tutularak bütünleşmenin kültürel boyutu ile birlikte anılmaya başlanmıştır. Genel eğitim alanında bir Avrupa boyutunun yaratılması tartışılmaya başlanmıştır. 1986-89 yılları arasında, Komisyon tarafından yürütülecek eğitim programları kabul edilmiştir. Bu programlar sayesinde Komisyon, sunduğu finansal teşviklerle eğitim politikasını şekillendirme olanağı kazanmıştır.
Bu programların hedefleri şu şekilde sıralanabilir:
- Katılımcıların değişimini (öğrenci, stajyer ve vasıflı işçi) sağlamak;
- Ortak pilot projeleri ve ulus-ötesi girişimleri desteklemek;
- Eğitim alanında bilgi paylaşımını desteklemek;
- Eğitim alanında karşılaştırmalı çalışmaların yapılmasını teşvik etmek.
Bu programlarla beraber bu dönemdeki ilke kararları, eğitimde bir Avrupa boyutunun yaratılması üzerinde durmuştur. Bu kavram ilk olarak 1973 Janne Raporu ve 1976 İlke Kararları’nda kullanılmış, fakat 1988 yılına kadar tanımlanmamıştır. AB Resmi Bildirisi (Haziran 1983), Fontainebleau Avrupa Konseyi Kararları (Haziran 1984) ve Milano Avrupa Konseyi’nde kabul edilen “Vatandaşların Avrupa’sı” adlı rapor (Haziran 1985) Eğitim Politikasının gelişiminde önemli dönüm noktaları olmuşlardır. 1988 yılında ilke kararı kabul edilmiş ve eğitim alanındaki işbirliği düşünsel bir boyut kazanmıştır (Beukel, 2001; 2003). Eğitim alanındaki işbirliği, Avrupa fikri ve çıkarları çerçevesinde tanımlanır hale gelmiştir. 1988 ilke kararı ile Avrupa Boyutu tanımlanmıştır:
- Gençlerde Avrupa kimliği olgusunu güçlendirmek, Avrupa halkının gelişiminin temelini oluşturacak olan demokrasi, sosyal adalet ve insan hakları üzerinde kurulu olan Avrupa medeniyetinin temelini güçlendirmek;
- Gençleri, Topluluk’un ekonomik ve sosyal gelişiminde ve Avrupa Tek Senedi’nde olan hedefe, Avrupa’nın birliği yolunda rol oynamaları için hazırlamak;
- Ortak bir ekonomik ve sosyal alanın yaratacağı olanak ve zorluklara karşı duyarlılığı artırmak;
- Topluluk ve üye devletler hakkındaki tarihsel, kültürel, ekonomik ve sosyal içerikli bilgilerin paylaşımını artırmak;
- Üye devletler ile diğer Avrupa ve dünya devletleri arasındaki işbirliğinin önemini vurgulamak.
Maastricht Antlaşması’na eklenen 126. ve 127. Maddeler, eğitim alanında o ana kadar gelinen noktayı yasal hale getirmiştir. Maastricht Antlaşması’na, eğitim, mesleki eğitim ve gençlik başlıklı yeni bir bölüm eklenmiştir. Aynı isimde yeni bir genel müdürlük oluşturulmuştur. Daha sonra genel müdürlüğün ismi eğitim ve kültür olarak değiştirilmiştir.
1990’lı yıllarda, hayatboyu öğrenme, Birliğin önemli prensiplerinden biri haline gelmiştir. 1996 yılı Avrupa Hayatboyu Öğrenme yılı ilan edilmiştir.
Hayatboyu Öğrenme ilkesi, öğrenmenin sadece genç yaşta ya da sınıfta gerçekleşmediği, hayat boyu ve farklı mekanlarda olabileceğini vurgulamaktadır. Amsterdam Antlaşması, hayatboyu öğrenmeyi eğitim ve mesleki eğitimde kılavuz ilke ilan etmiştir.
Hayatboyu öğrenme, küreselleşmenin getirdiği sorunlara bir çözüm olarak sunulmuştur. Özellikle bilgi toplumu kavramı, bu dönemde AB tartışmalarında önem kazanmaya başlamıştır. 2007 yılında tüm eğitim programları Hayatboyu Öğrenme Programı altında tekrardan yapılandırılmıştır.
II. Bologna Süreci+
1990’larda AB eğitim politikası ile paralel işleyecek olan ayrı bir süreç başlamıştır. Süreç, resmi olarak, 1999 yılında 29 ülkenin imzalamış olduğu Bologna Deklarasyonu ile başlamıştır. Bologna Süreci’nin, 2010 yılına kadar bir Avrupa yükseköğretim alanı yaratma hedefine belirtilen zamanda ulaşılamasa da süreç devam etmektedir. Önemli başarılar da edinilmiş, 2010 yılına gelindiğinde üye ülke sayısı 47’ye ulaşmış, Bologna Süreci AB’nin ötesine yayılmıştır. Berlin Bakanlar Konferansı’nda Bologna Süreci’ne yeni üyelerin kabulüne ilişkin kriterler belirlenmiş ve “Avrupa Kültür Konvansiyonu’na taraf ülkeler Bologna Süreci hedeflerini kendi yükseköğretim sistemlerinde uygulamaya gönüllü olduklarını bildirdikleri takdirde Avrupa Yükseköğretim Alanının üyesi olmaya uygun olabilirler” kararı alınmıştır.
Avrupa Kültür Konvansiyonu
1990’larda AB eğitim politikası ile paralel işleyecek olan ayrı bir süreç başlamıştır. Süreç, resmi olarak, 1999 yılında 29 ülkenin imzalamış olduğu Bologna Deklarasyonu ile başlamıştır. Bologna Süreci’nin, 2010 yılına kadar bir Avrupa yükseköğretim alanı yaratma hedefine belirtilen zamanda ulaşılamasa da süreç devam etmektedir. Önemli başarılar da edinilmiş, 2010 yılına gelindiğinde üye ülke sayısı 47’ye ulaşmış, Bologna Süreci AB’nin ötesine yayılmıştır. Berlin Bakanlar Konferansı’nda Bologna Süreci’ne yeni üyelerin kabulüne ilişkin kriterler belirlenmiş ve “Avrupa Kültür Konvansiyonu’na taraf ülkeler Bologna Süreci hedeflerini kendi yükseköğretim sistemlerinde uygulamaya gönüllü olduklarını bildirdikleri takdirde Avrupa Yükseköğretim Alanının üyesi olmaya uygun olabilirler” kararı alınmıştır.
A. Avrupa Kültür Konvansiyonu
19 Aralık 1954 yılında imzaya açılmış ve 5 Mayıs 1955 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Konvansiyon, Avrupa’daki halklar arasında ortak bir anlayış yaratmayı, kültürel çeşitliliğin karşılıklı olarak değerini bilmelerini sağlamayı ve Avrupa kültürünü korumayı hedeflemektedir.
Avrupa Yükseköğretim Alanı’nın temelleri, 1988 Magna Charta Universitatum ile atılmıştır. Bu deklarasyon Avrupa Yükseköğretim üzerine dönen tartışmaları şekillendirmiştir. 1998’de Paris Üniversitesi’nin kuruluş yıldönümünde, Fransa, Almanya, İtalya ve Birleşmiş Krallık tarafından imzalan Sorbonne Ortak Bildirgesi (Avrupa Yükseköğretim Sistemi’nin Uyumlu Hale Getirilmesi İçin Ortak Bildirge) büyük bir değişimin göstergesedir. Bu değişim, uluslararasılaşmaya Avrupalı bir bakış açısı getirmeyi hedefleyen, ulusaldan Avrupa’ya doğru bir açılımdır. Bu deklarasyonlar ve sözleşme ile yükseköğretimde Avrupalılaşma (Europeanisation) sürecinin temelleri atılmıştır. Sorbon Ortak Bildirgesi’nde Bakanlar şu ifadeyi kullanmışlardır:
“Avrupa süreci, yakın zamanda ileriye dönük son derece önemli adımlar atmış bulunmaktadır. Ancak, Avrupa’nın yalnızca Euro, banka ve ekonomi Avrupa’sı olmakla kalmayıp bilgi Avrupa’sı olması gerektiği de unutulmamalıdır. Kıtamızın entelektüel, kültürel, sosyal ve teknik boyutlarını güçlendirmeli ve bilgi Avrupa’sını bu boyutlar üzerine inşa etmeliyiz. Bu boyutlar, gelişimlerinde de büyük rol oynayan üniversiteler tarafından şekillendirilmektedir…” (1998)
Bologna Süreci’nin üzerine kurulu olduğu ilkeler aşağıdaki gibidir:
- Kalite: Ders programlarında, eğitim ve öğretimde kalitenin sağlanması;
- Haretketlililik: Öğrencilerin ve öğretim elemanlarının dolaşımının kolaylaştırılması;
- Çeşitlilik: Kültürel, linguistik ve eğitim sistemlerindeki çeşitliliğin korunması;
- Açıklık: Dünyaya açık, diğer bölgelerle rekabet halinde ve işbirliği yapılan bir Avrupa alanının yaratılması (EUA 1999).
Bologna Deklarasyonu, üç hedefin altını çizmiştir: uluslararası rekabet, hareketlilik ve istihdam edilebilirlik. İlgili belgelerde uluslararası rekabet iki şekilde tanımlanmıştır: Avrupa’da edinilmiş diplomaların uluslararası alanda geçerliliği ve Avrupa’ya eğitim alanının dışından öğrencilerin çekilmesi. İkinci hedef olan hareketlilik ise Avrupa Kredi Transfer Sistemi, Diploma Eki ve Lizbon Sözleşmesi gibi araçlarla sağlanacaktır. İstihdam edilebilirlik ise vatandaşların aktif hayata hazırlanmasını içermektedir. Aktif vatandaşlık kavramı ile ilintilidir. Bologna Süreci, Avrupa vatandaşlarına istihdam edilebilmeleri ve iş pazarında barınabilmeleri için gerekli araçları sunmayı hedefler.
Bologna Süreci dahilinde, bu hedeflere ulaşmak için eylem başlıkları hazırlanmıştır. Bu başlıklar şunlardır:
1. Kolay anlaşılır ve birbirleriyle karşılaştırılabilir yükseköğretim diploma ve/veya dereceleri oluşturmak (bu amaç doğrultusunda Diploma Eki uygulamasının geliştirilmesi). Bu eylem başlığı yeterliliklerin tanınması ile ilintilidir. Avrupa Konseyi / UNESCO Lizbon Tanıma Sözleşmesi, Avrupa’daki yükseköğretim kurumlarının ilgili diploma ve derecelerin tanınması hakkındadır ve sürecin tek yasal metnidir. Sözleşmeyi uygulamak amacıyla Avrupa Bilgi Merkezleri Ağı (ENIC) kurulmuştur. ENIC ayrıca Ulusal Akademik Tanıma Merkezi (NARIC) ile işbirliği yapmaktadır.
2. Yükseköğretimde Lisans ve Yüksek Lisans olmak üzere iki aşamalı derece sistemine geçmek. İkinci aşamaya geçiş birinci aşamanın başarılı bir şekilde tamamlanması sonucu mümkündür. İkinci aşama master veya doktora derecesini kazandıracaktır. 2005 yılında Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi kabul edilmiştir. Çerçeve, sistemi üç aşamalı olarak tanımlamaktadır. Çerçeve’de her aşama, öğrenim çıktıları, yetkinlik ve kredi sayılarına göre tanımlanmaktadır. 2007 itibariyle üye ülkeler, Üst Avrupa Çerçevesi’ne uyumlu olacak olan ulusal çerçeveler üzerinde çalışmaya başlamışlardır.
3. Avrupa Kredi Transfer Sistemini uygulamak. AKTS sistemi, AB Değişim Programları çerçevesinde 1980’lerin sonunda oluşturulmuş, hareketliliği sağlamak için önemli bir araçtır. Bu bağlamda, 90’lı yıllarda AB Komisyonu, Avrupa Konseyi ve UNESCO-CEPES işbirliği ile Diploma Eki de yaratılmıştır.
4. Öğrencilerin ve öğretim görevlilerinin hareketliliğini sağlamak ve yaygınlaştırmak. Hareketliliğin önündeki engellerin kaldırılması hedeflenmektedir.
5. Yükseköğretimde kalite güvencesi sistemleri ağını oluşturmak ve yaygınlaştırmak. Kalite güvencesi üzerine kurulu bir sistemin yaratılması, kalitenin devamlılığının sağlanması için politikalar, araçlar ve deneyimlerin paylaşılması ve geliştirilmesi hedeflenmektedir. Yükseköğretimde kalite kültürünün yaratılması için özellikle kurumsal özerklik ve dış değerlendirmeye dayalı bir sistem yaratılmasının gerekliliği üzerinde durulmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, 2005 yılında Avrupa Yükseköğretim Alanında Kalite Güvence İlke ve Standartları Raporu yayımlanmıştır. 2008 yılında ise Avrupa Kayıt Ajansı kurulmuştur. Ajans, kalite ilke ve standartlarına uyum sağlamış olan örgütlenmeleri listelemektedir.
6. Yükseköğretimde Avrupa boyutunu geliştirmek. Bu başlık altında özellikle ders programlarının tasarımı, kurumsal işbirlikleri, değişim programları ve ortak programlar üzerinde durulmaktadır. Bu girişimler aracılığıyla bir Avrupa boyutunun yaratılması hedeflenmektedir.
7. Yaşam boyu öğrenimi teşvik etmek. Bilgi toplumu ve ekonomisi üzerine kurulu bir Avrupa’nın, yaşam boyu öğrenim stratejileri ile vatandaşlarına, rekabet ve yeni teknolojik açılımlarla başa çıkabilmeleri için eşit olanaklar sağlayacak bir sistem yaratması hedeflenmektedir.
8. Öğrencilerin ve yükseköğretim kurumlarının sürece aktif katılımını sağlamak. Bu eylem başlığı ile, 2003 Berlin Konferansı’nda da vurgulanan Avrupa alanının sosyal boyutu üzerinde durulmuştur. Rekabeti artırmaya yönelik girişimlerin sosyal boyut ile dengelenmesinin önemi vurgulanmıştır. Sosyal uyumun altı çizilmiş, ulusal ve Avrupa düzeylerinde sosyal ve cinsel eşitsizliklerin azaltılması hedeflenmiştir. Bu eylem başlığı ile yükseköğrenimin kamunun sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir.
9. Avrupa Yükseköğretim Alanı’nı cazip hale getirmek. AB alanının uluslararası alanda rekabet edebilmesi ve alanın dışından öğrenci çekebilmesi hedeflenmektedir.
10. Avrupa Araştırma Alanı ile Avrupa Yükseköğretim Alanı arasında bir sinerji kurmak ve Doktora çalışmalarının geliştirilmesi. Bu eylem başlığı 19 Eylül 2003 tarihinde Berlin Konferansı’nda eklenmiştir. Bu eylem başlığı altında doktora seviyesi üçüncü aşama olarak Bologna Süreci’ne dahil edilmiştir.
Bologna Sürecine Üye olan 47 Ülke ve Katılımlarının Onaylandığı Konferanslar ve Sürece Üye olan Kuruluşlar
• Haziran 1999 Bologna Konferansı
Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, İngiltere ve İrlanda
• Mayıs 2001 Prag Bakanlar Konferansı
Hırvatistan, Kıbrıs, Lihtenştayn ve Türkiye
• Eylül 2003 Berlin Bakanlar Konferansı
Arnavutluk, Andora, Bosna-Hersek, Vatikan Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Sırbistan-Karadağ ve Makedonya
• Mayıs 2005 Bergen Bakanlar Konferansı
Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna
• Mayıs 2007 Londra Bakanlar Konferansı
Karadağ
• Mart 2010 Budapeşte/Viyana Bakanlar Konferansı
Kazakistan
Avrupa Komisyonu (Bologna İzleme Grubu’nda oy kullanma hakkına sahiptir)
Diğer Danışma Kuruluşları
• Avrupa Konseyi,
• Avrupa Üniversiteler Birliği,
• Avrupa Yükseköğretim Kurumları Birliği
• Avrupa Ulusal Öğrenci Birlikleri
• Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu – Yükseköğretim Merkezi
• Uluslararası Eğitim Avrupa Yapısı
• Avrupa Yükseköğretim Kalite Güvencesi Birliği
• Avrupa Sanayi ve İşverenler Konfederasyonları Birliği
III. Kurumsal Yapı+
AB Eğitim Politikası genel olarak uluslararası bir politikadır. AB yetkilerinin bu alanda kısıtlı olmasının başlıca nedeni siyasidir. Eğitim, devletler için önemli egemenlik alanlarından biridir. Lizbon Antlaşması’nda da belirtildiği gibi AB, üye ülkelerin eğitim politikalarını standartlaştırmayı hedeflememektedir. Aksine, eğitimden üye devletler sorumludur. Maastricht’ten bu yana bunun altı hep çizilmiştir. Birliğin en önemli görevi, bu alanda işbirliğini teşvik etmektir. Birlik, gereken durumlarda destek ve tamamlama amaçlı faaliyetlerde bulunabilse de üye devletlerin kültürel ve dil çeşitliliklerini korumak zorundadır. Dolayısıyla, eğitim alanında üye devletler halen yetkilerini korumaktadırlar. Merkezi bir eğitim kesinlikle hedeflenmemektedir. Hedef, Birlik’in “çeşitlilik içinde birlik” yaratma ilkesini eğitim alanında da korumaktır.
Lizbon Antlaşması: Madde 165
1. Birlik, üye devletler arasında işbirliğini teşvik ederek ve gerektiğinde faaliyetleri destekleyip tamamlayarak, eğitim kalitesinin geliştirilmesine katkıda bulunur. Birlik, eğitimin içeriği ve eğitim sistemlerinin örgütlenmesi ile kültürel ve dil çeşitlilikleri açısından üye devletlerin sorumluluklarına tamamıyla saygı gösterir.
Birlik, sporun toplumsal ve eğitici işlevini göz önünde bulundurarak, Avrupa'da sporla ilgili konulara katkıda bulunur.
2. Birlik faaliyetleri aşağıdakileri hedefler:
- özellikle üye devletlerin dillerinin öğretimi ve yayılması yoluyla, eğitimde Avrupa boyutunun geliştirilmesi;
- diğer konuların yanı sıra, diplomaların ve öğrenim dönemlerinin akademik olarak tanınmasının teşvik edilmesiyle, öğrencilerin ve öğretim elemanlarının hareketliliğinin teşvik edilmesi;
- eğitim kurumları arasındaki işbirliğinin ilerletilmesi;
- üye devletlerin eğitim sistemlerinde ortak olan hususlarda bilgi ve deneyim alışverişinin geliştirilmesi;
- gençlerin değişimleri ile sosyo-eğitimsel eğitmen değişimlerinin geliştirilmesinin ve gençlerin Avrupa demokratik yaşamına katılımlarının teşvik edilmesi;
- uzaktan eğitimin geliştirilmesinin teşvik edilmesi;
- müsabakalarda kurallara uygunluğun ve sporla ilgili teşkilatlar arasındaki işbirliğinin teşvik edilmesi ve özellikle gençler arasında olmak üzere, sporcuların bedensel ve ahlaki bütünlüğünün korunması yoluyla, sporda Avrupa boyutu geliştirilmesi.
Bologna Deklarasyonu’nda belirtildiği gibi Bologna Süreci bir uluslararası işbirliğidir. Herhangi bir uluslararası anlaşma üzerine kurulu değildir. Temelini, Yükseköğretimden sorumlu üye ülkelerin bakanları tarafından kabul edilmiş bildiri ve deklarasyonlar oluşturmaktadır. Bunlar yasal bağlayıcılığı olan belgeler değillerdir. Bologna Süreci’nin tek yasal belgesi olan 1997 Avrupa Konseyi / UNESCO Lizbon Tanıma Sözleşmesidir. Dolayısıyla, Bologna Süreci farklı üye ülkeleri bir araya getiren gönüllü bir süreçtir ve işbirliği, karşılıklı güvenle devamlılığını sürdürmektedir.
IV. Türkiye +
Türkiye’nin AB ile eğitim alanında kurumsal bağları, 1990’lardan beri var olan, kamu ve özel sektörde çalışanlara, öğrencilere ve akademisyenlere verilen Jean Monnet yüksek lisans bursları programı ile atılmıştır. Türkiye, ayrıca 2001 yılında Jean Monnet Programı’na dahil olmuştur. Jean Monnet Programı yükseköğretim seviyesinde Avrupa Bütünleşmesi konusunda eğitim ve araştırmayı teşvik etmek üzere 1989 yılında oluşturulmuş bir programdır. Günümüzde 62 ülkeyi kapsayan programdan 740 üniversite faydalanmaktadır. Ağustos 2011 yılı itibariyle Türkiye’de 50’den fazla Jean Monnet Projesi mevcuttur: 4 adet Avrupa Mükemmeliyet Merkezi, 16 adet Jean Monnet Başkanı ve 37 adet de Jean Monnet modülü vardır.
Türkiye 2001 yılında Bologna Süreci’ne dahil olmuştur. 2002 yılında ise Türkiye AB Eğitim ve Gençlik Programları Katılım Çerçeve Anlaşması’nı imzalamıştır. Bu programı yürütmek üzere, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı görevlendirilmiştir. 18 aylık bir hazırlık dönemin ardından Türkiye 1 Nisan 2004 itibariyle programa tam üye olarak dahil olmuştur. Ocak 2002 Bakanlar Kurulu kararı ile, 2003 Ağustos ayında çalışmaya başlayan Türkiye AB Eğitim ve Gençlik Merkezi Ulusal Ajansı kurulmuştur. 2009 İlerleme Raporuna göre son bütçe döneminde programlara 7000’den fazla başvuru olmuş, bunun 2000’den fazlası fonlanmıştır.
Türkiye ENIC (Avrupa Bilgi Merkezleri Ağı) ofisi 1998 yılında kurulmuştur. NARIC (Ulusal Akademik Tanıma Merkezi) ise Yükseköğretim Kurulu altında 2003 yılında kurulmuştur. Bu kurumların amacı yurtdışından alınmış diplomaların ve eğitimin akademik tanınabilirliğini, ülkeler arasında bilgi ve deneyim aktarımını sağlayarak, artırmaktır. Bu amaç doğrultusunda Ankara’nın 2004 Aralık ayında imzaladığı Lizbon Sözleşmesi 2007 yılının Mart ayında yürürlüğe girmiştir.
Müzakere sürecinde Eğitim ve Kültür başlığı 26. fasıldır. 2011 AB İlerleme Raporu’na göre Türkiye bu konularda iyi düzeyde ilerleme kaydetmiştir. Özellikle YÖK öncülüğünde Bologna Süreci bağlamında yükseköğretim alanında birçok değişikliğin temelinin atılmış olduğunu söylemek mümkündür. Söylemsel olarak bakıldığında yükseköğretim sisteminde son dönemde yapılan önemli değişikler sürekli olarak Bologna Süreci ile ilişkilendirilmiştir. Bu süreçte karşılaşılan en önemli endişe, sürecin “standartlaşmaya” yol açabileceğidir. Aynı endişe diğer üye ülkelerde de mevcuttur. Dolayısıyla Bologna Süreci dahilinde bunun hedeflenmediğinin, tam tersi, çeşitliliğin muhafaza edildiğinin altı çizilmelidir.
Sonuç +
Kaynakça +
Beukel, E. (1993) ‘Education’, Andersen, S. S. & Elıassen, K. A. (der.) Making Policy in Europe: the Europeification of National Policy-making içinde,Londra: Sage.
Beukel, E. (2001) ‘Educational policy: Institutionalisation and Multi-Level Governance’, Andersen, S. S. & Elıassen, K. A. (der.) Making Policy in Europe içinde,Londra: Sage.
Ertl, H. (2003) ‘The European Union and Education and Training: An Overview of Policies and Initiatives’, Phillips, D. (der.), Implementing European Union Education and Training Policy: A Comparative Study of Issues in Four Member States içinde, Secaucus, NJ: Kluwer Academic Publishers.
EUA Trends Studies (1999) Trends II: Towards the European higher education area - survey of main reforms from Bologna to Prague, Guy Haug and Christian Tauch.
Eurydice (2008) The Education System in Turkey. Directorate General for Education and Culture, European Commission.
Johnson, N. (1999) ‘From vocational training to education: the development of a no-frontiers education policy for Europe?’ Education and the Law, 11, s. 199-213.
Neave, G. (1984) The EEC and Education, Trentham: Trentham Books.